22 Temmuz 2009 Çarşamba
Çağdaş Halk Ozanları Kimlerdir ?
Bana müzikte en zor gelen şeylerin başında; müzik eserlerini çeşitlerine göre kategorize etmek geliyor...
Oysa eskiden bu çok kolaydı, ama gün geçtikçe müzisyenlerin müzik türlerini birbirine karıştırmaları, yada olan türlerden daha farklı türler oluşturmaları sebebiyle müzikte türler öylesine hızla arttı ki, onları sınıflandırmak bir hayli zorlaştı.
Bilinen anlamda müzik türleri önce bir düşünceyle ortaya çıkar.Her türün kendine göre bir felsefesi kesinlikle vardır. Bunun dışında o türün ortak özellikleri vardır; kullanılan çalgılar açısından,biçim açısından vs....
İşte çağımız her anlamda yeniliklere açık bir çağ olduğundan müzikte bu anlamda nasibini alacak ve müzik türleri inanılmayacak ölçüde çoğalacaktır. Kaçınılmaz bir gerçektir bu.
Bu türler arasına bizlerin de katmış olduğu bir tür var.
Anadolu Rock bu tür.
Aslına bakacak olursanız, rock müziğinde belli bir felsefe ve biçim varken dünyanın neresine giderseniz gidin kullanılan dil farklı olmasına rağmen aynı özellikleri yakalarsınız. Yani Bir Norveç rock, bir Japon rock yada daha da belirgin olması için yazayım; Papua Yeni Gine rock diye bir şey söz konusu değildir.
Ama Anadolu Rock vardır.
Başta Erkin Koray la başlayan bu yeni tarz, rock müzik içersine bizlere ait halk müziklerinin de bazı özelliklerinin katılımıyla bir çok sanatçı tarafından Cem Karaca , Ersen ve Dadaşlar, Moğollar gibi, bizlere hiç te yabancı gelmeyecek ezgilerle rock müziğin harmanlanması sonucunda ortaya çıkmıştır.
Ve müzik literatüründe Anadolu Rock diye bir müzik türü sadece bizim tarafımızdan değil, dünya müzik otoriteleri tarafından da onaylanmıştır.
Evet, Anadolu rock gerçek anlamda ne kadar rock müzik özelliklerini içinde barındırır o tartışılabilecek ayrı bir olgu olsa da yeni bir müzik türü olarak dünya literatüründeki yerini çoktan almıştır.
Bu tür müzik içersine alınan bir başka sanatçımız daha vardır.
Fikret Kızılok
İşte bu aşamada ret etme hakkımı kullanma ihtiyacı duymaktayım.
Kesinlikle Fikret Kızılok Anadolu rock tarzı müzik yapmaz.
Müzik kutusu bölümüne iki tane yeni parça ekledim. Bir tanesi İrlandalı kadın Folk sanatçısı Maura o'Connell in "Summerfly" adlı parçası ve Fikret Kızılok un "Kalbim"parçası
Çok rahatlıkla Maura o'Connell i Folk müzik katagorisine sokarken aynı felsefeyle , aynı tarzla, aynı uslupla, aynı biçimde müzik yapan Fikret Kızılok u Anadolu Rock içine almak gerçekten çok büyük yanlışlıktır.
Sanırım şimdi çok daha ciddi konuları paylaşma zamanı:
Her ülkenin kendi özelliklerini taşıyan bir folk müziği vardır. Bizim de folk müziğimiz "Türkü" diye kısaca adlandırdığımız Türk Halk Müziğidir.
Burada folk müzikle etnik müziği de birbirine karıştırmamak gerekiyor. Ne hikmetse benim ülkemde kavram kargaşası had safhada olduğundan etnik müzik ve folk müzikte aynı gibi algılanabiliyor.
Halk müziklerini olgunlaştıran edebiyatlarıdır. Edebiyatı olmayan bir halk müziği düşünülemez. Ve bu edebiyatta hiç bir sanatsal kaygı duymadan, toplumda, yada kişisel olarak gelişen olayların, düşüncelerin, ve duyguların sözle kullanılarak aktarımı vardır.
İşte bu aktarım esnasında müzik bir araç olarak kullanlır. Büyük bir coğrafyaya sahip olduğumuzdan bizim folk müziğimiz de bu anlamda olağanüstü zengindir.Aynı yörenin dışında aynı yöredeki farklı şehirlerin bile kendine özgü bir müzik kurgulayışı ve düzeni vardır.
Ne yazık ki Türk Halk Müziğine şu anda baktığımız zaman bu müzik türünün arabeskleştiğini, hatta kelimenin tam anlamıyla yozlaştığını görmekteyiz. Büyük bir kayıptır ama farkında değiliz.
Çünkü dünyanın her yerinde tüm müzik türlerini besleyen kaynak folk müziktir.
Bizler önce halk edebiyatımızı yitirdik, doğal olarak müziği besleyen kaynağın kurumuş olması ister istemez bu müzikte yozlaşmayı beraberinde getirecektir.
Bu müziği yaygınlaştıranlar ise ozanlardır.
Kendine özgü geleneksel bir yapısı vardır bu ozanlığın.
Bu geleneksel yapının bozulmasıyla doğal olarak önce edebiyatı ve sonrada müziği bugünkü durumuna gelecektir.
İşte bu aşamada Fikret Kızılok çok büyük bir önem taşır.
Çünkü o çağdaş bir halk ozanıdır.
Halk edebiyatının var olan geleneksel yapısına saygı duyarak, kendine özgü melodik yapılanmayla birlikte, topluma ait sorunları, kişisel gibi gözüken ama aslında tüm insanlığa ait duygu ve düşünceleri dil ile anlatırken müziği kullanan bir ozandır.
Şarkılarındaki melodileri sıyırarark bir kenara koyduğunuzda geride kalan sözler halk edebiyatına uygun şiirlerdir.
Ve tıpkı geçmişteki ozanlar gibi sanatsal bir kaygı duymadan son derece doğal ve akıcı bir melodik yapılanmayla kişileri ve toplumu besleyen bir nimettir aynı zamanda.
Folk; gelip geçici değildir...
Yaşam devam ettiği sürece gerek melodi de gerekse söz de var olmaya, insanlarla nefes almaya hep devam edecektir.
sanem uçar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
izmir inönü sanat merkezinde bir konserine gitmiştim ve konser başlamadan önce gelip salonun her tarafındaki değişik yerlere oturdu ve kolonların ses düzeylerini ayarladı ve konserine başladığında o kadar çok keyif aldım ki anlatamam
YanıtlaSililk defa kulağıma olması gerektiği kadar ses geliyordu..Bu denli de dinleyicisini ciddiye alıyordu-tam da büyük ozanlara yaraşan şeydi bu..
Bir Harmanım bu akşam...
YanıtlaSilÇınar ağaçlarının arasından odamı aydınlatan mehtabı seyre dalarken;bir anda gözlerimi kapatıyorum....Kalbimi aydınlatan yumuşacık sesin sahibi Fikret Kızılok'u dinliyorum.En çok sevdiğim şarkısını belki ardarda stop tuşuna basmadan dinliyorum...
Sorum yok soranım yok
Yolum yok yordamım yok
Bir çıkmaz sevdadayım
Çekip vuranım yok
Günüm yok güneşim yok
Uykum yok düşlerim yok
Kın olmuş susuyorum
Bir tek sırdaşım yok
Çektiğim acıların demindeyim bu akşam
Pişman desem değilim
Bir harmanım bu akşam
Her gecenin sabahı
Her kışın bir baharı
Her şeyin bir zamanı
Benim dermanım yok
Sanem Hocam şimdi kahvemi alıyorum ve çınar ağaçlarının arasından mehtabı seyre koyuluyorum,kulaklarınız çınlasın...
"Bir harmanım bu akşam"
Merhaba,
YanıtlaSilFikret Kızılok'un Anadolu Rock'ın içinde yer almasının nedeni 60'ların sonu ve 70'lerin ortasında yayınladığı 45'liklerdendir. Kabaca kategorileştirirsek "45'lik Devri", "Çekirdek Sanat Evi" ve "Çekirdek Sonrası" olmak üzere 3 farklı dönemi vardır ve bunlar içerik olarak büyük farklılıklar taşır. Özellikle pek çok röportajında da ilk döneminde yapmış olduğu türden hoşnut olmadığını ve bunu "gençlik heyecanı" olarak gördüğünü söylemiştir.
Örnek olarak kullandığınız "Kalbim" ise son dönem şarkılarındandır.
O yüzden referans olarak verebileceğim "Yumma Gözün Kör Gibi", "Söyle Sazım", "Leylim Leylim", "Aşkın Olmadığı Yerde" gibi ilk dönem şarkılarıyla bu türün içinde "kısmen" de olsa yer almıştır.
Sevgilerimle,
Ender.