23 Ağustos 2009 Pazar
Bazı şairler tanınmaz...
Fazla tanımadığımız bir şair;
Aziz Kemâl Hızıroğlu
1949 doğumlu İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Ve Edebiyatı bölümünden mezun olup Faytony, Papirus, Şiirli Çıkın, Uç, Düşlük, Üç Nokta Edebiyat, Başka, Dize, Akköy, Ardıçkuşu, Güney, Aykırı Sanat, Agora, Ütopya, Kuzey Yıldızı, Kavram, Karmaşa, Islık, Edebiyat ve Eleştri, Berfin Bahar, Evrensel Kültür, Damar gibi dergilerde şiirlere, yazılara imza atan şair, şiirlerinde çok güzel bir dil kullanıyor.
Hemen hemen her şiirinde insanı alıp başka yerlere götürebilmesini becerebiliyor.Birden ne kadar az tanıdığımızı fark ettim, sevgili bir dostun yazısını okurken....
Bir kaç şiirini paylaşmak geldi içimden;
Çıkrık Sızısı
insan çıkışlı yolculuktur yalnızlık
uzaklığı pusatlanır odalar
eski koltuk ceviz masada mola
gitmelere yanaşmıyorsa öfke
kalıver gitsin
göç kırılınca turna kanadında
kırım rastlantıya yakın tutar kendini
koca kış küçücük kar tanesi
usun cehennemse yüreğe
yanıver gitsin
Rüzgar Yerse Ölüm
bir kadınla donarsa zaman
acı sessizliğe bürünür
hayat uzatma bekler
aynı gölde yıkanır kalır tin
bir erkekte çözülürse yalan
düş müzeye çekilir
hayat müze bekçisine
taşın yüzünde tıkanır kalır gerçek
bir şairde rüzgâr yerse ölüm
evren yarılır
toprak sesin peşine düşer
samanyollarında akar gider hayat
Beş Mevsim
"ilk" bahar
sınırsız cümbüştü bakışındaki sevinç
lâciverdi kollayan kıyılardı sarılışı
dalga huyunda öperdi çakıl dilimi
yüzünde martıdan martıya yoldaş kandiller
saçlarında hercai balıkçı tekneleri
"uzun" yaz
gidişe hazır ıssızlıkmış çıkınındaki keder
balıklara küfürmüş yosunlara küf -bilemedim
sevgi kıyamet oldu yengeç yengece muhbir
ahtapot sürüsüyle dalaştıkça göç kuşları
infilâk düzenine girdi denizminareleri
"son" bahar
o gidince mağarasına çekildi sular
sarıya büründü gözümdeki insan yüzleri
gelmiş geçmiş bütün kalelerini dağıttı kum
onurlu martı çığ bulmaya kanatlandı
ölü balıklarca ateşe verildi balıkçı köyleri
"kara" kış
ufukta dingin ve yerleşik bir huzursuzluk
rüzgâr yaşlı kar yakıcı anlam buz gibi
devinimi askıya aldı tanrılar ve büyücüler
gözyaşım tuz serpiştirirken kanamalara
beyaz renk çiçekten çiçeğe kapattı mevsimini
"anka" har
şimdi mağlûp küllerden dönüşü deniyorum
çağdaş kanatlar takıyorum antik yürüyüşüme
dağdan dağa denizden denize insandan insana
diz çökmemiş dudaklar arıyorum dibi çağlayan
kuyulara çıkıyorum el içlerim us güllerimle yeniden
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sanatın hangi dalı olursa olsun mutlaka birileri gözden kaçacaktır. Önemli olan kıyı da köşede kalmış gerçekten usta olan kişileri bulup çıkartmaktır belki de. Bu da sanatsever bir kimliğin ötesinde araştırmacı bir ruhla doğru orantılı sanırım.
YanıtlaSilBu anlamda sizi kutluyorum. Gerek burada gerekse diğer yerlerde öylesine güzel ve doğru konulara değiniyorsunuz ki, sanatın sonsuzluğa doğru açılan penceresinden doğruları bulmamızda rehberlik ediyorsunuz. Bazen öğretmenliğin doğuştan gelen bir yetenek olduğuna inanıyorum.
En güzeli de hep paylaşımcı olmanız....
Bu edebiyatçıyı araştıracağım ve hayatıma sokacağım gibi gözüküyor.
bugün tuhaf bir şey oldu başka bir şiir kitabı okurken artık şiirin içine giremiyorum-yazılan şeyi anlamıyorum acaba bende mi bir şey var derken bu şiirleri okudum..
YanıtlaSil...
sanırım normalim
bende beğendim tarzını, sesini..