19 Eylül 2009 Cumartesi

Müzik eğitimi üzerine düşünceler...


Üzerinde yaşadığım coğrafyada belki de tüm insanlarımızın müzik üzerine epey bilgili olduğuna inanmasam da ilgili olduğunu gayet iyi biliyorum.Hatta bu ilgi boyutunun ilgiyi aşarak bilgiç düzeyinde olduğunu da inanmaktayım.

Oysa ben 27 yıldır müzik eğitiminin içinde olan biri olarak müzik konusunda çok fazla bir şey bilmediğimi iddaa edebiliyorum.Tabii bu aşamaya gelmek için geriye doğru olan dört yıllık eğitim sürecini hiç işin içine katmıyorum. Ya da çocuk denecek yaşta başlayan özel eğitime de hiç girmiyorum. Doğal olarak bu coğrafya da yaşamayan bir insan gibi algılıyorum kendimi.

Bu eğitimi almış ve müzik olgusunun doğal olarak eğitiminin önemini gerçek anlamda kavramış kişiler bilir ki; Bizler okyanusta bir damlayız. Ve bizler müzikte bilgilendikçe damladan çıkmamız gerekirken, okyanusun gittikçe büyüdüğünü ve gittikçe küçülen bir damlaya doğru adım attığımızı hissederiz. Her gün, her an, her saniye müzikle ilgili değişim ve gelişim vardır ve buna yetişebilmek için uzun soluklu bu yol hiç bitmez.

Bilgilendikçe bilmediğimiz şeylerin fazlalığında şaşırırız.

Müziği ve müzik eğitimini böylesine önemserken bu coğrafyada hemen herkesin müzisyen edasıyla dolanmasına alışmış olmakla birlikte kabulde zorlanıyorum. Kabulde zorlanmam kişisel değil. Çünkü gayet iyi biliyorum ki fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olan bu kişiler sayesinde yanlışlar büyümekte, düzeltilebilir hatalar düzeltilemez duruma gelmekte ve bizler eciş bücüş kişilere dönüşmekteyiz.

Doğal olarak ülkemdeki müzik eğitimi de bundan nasibini almaktadır.Müzik eğitimcisi yetiştiren bu okulların doğru yada yanlışlarını belki de ayrıca tartışmak gerekir. Ama bir konu varki Türkiye bir yanlıştan dönmezse müzikle ilgili konularda çok fazla bir şey beklemek hayalin ötesinde bir şeydir.

O da şudur;

Türkiyede müzik eğitimcisi yetiştiren tek kurum vardır. O da Müzik Eğitimi Fakülteleridir. Onlarca müzisyen yetiştiren kurum arasında müzik eğitimcisi yetiştirilmesi planlanan tek kurum sadece budur. Ve belki de en büyük yanlış hem müzik adına hemde müzik eğitimi adına konservatuar çıkışlı kişilere müzik öğretmenliği yapma hakkının verilmesidir.

Kuruluş amaçları, işlevi hemen herşeyi birbirinden bu denli farklı kurumlardan sadece içinde müzik kelimesi geçtiği için müzik eğitimcisi ortaya çıkartmak müzik eğitimi adına yapılacak en büyük yanlışlardan bir tanesidir.

Daha da ileriye giderek Türkiye de var olan Türk Müziği Konservatuarı ve Halk Müziği Konservatuarlarının müzik eğitimciliğinin ötesinde bilinen anlamda Türk Sanat Müziğini ve Türk Halk Müziğini de yok ettiğini söyleyebilirim.

Çünkü bu iki müzik var oluşunu çok farklı bir temel üzerinde belirler. O da usta çırak geleneğiyle ,içinde Tasavvuf ve Halk Edebiyatıyla birlikte kendiliğinden oluşan bir yapıdır. Bu kültürü bir eğitim kapsamında bir yapıda birleştirme sonucu iki müziğinde yok olduğunun farkında bile değiliz aslına bakarsanız.

Bir müzik eğimcisi olarak bilmekteyim ki, müzik eğitimi okullarımızda vahimin ötesinde bir durumdadır.Ne yazık ki müzik eğitimi amacından tamamiyle sapmış durumdadır. Oysa içerdiği müfredat konuları, amaç ve yönergeleriyle müzik eğitimi için son derece güzel bir yapılanma oluşturulmuştur geçmişteki müzik eğitimcileri tarafından.

Müzik eğitiminin amacı öğrenciyi tek başına ve toplu olarak iş yapabilen, düşünebilen, sorgulayan kişiler olarak yetiştirmek ken ne yazık ki, şarkı söyleyen, çalgı çalan durumuna getirmiştir.

Oysa her şarkı, yada çalgı müzik eğitiminde sadece ve sadece bir araçtır.Ve temel müzik eğitimi anaokulu ,ilkokul birinci kademe 1.2. 3. sınıflarını kapsar ve bu aslında anaokulu ve sınıf öğretmenleri tarafından verilmesi zorunlu haldedir.

Bu süreç içersinde çocuklarımızda işitsel, içsel, ritimsel özellikleri kavratmak gibi bir amaç vardır.Bu sebeple şarkılar, tekerlemeler, oyunlar hepsi bizim aracımızdır.

İkinci aşamda ise 4.5.6.7.8. sınıfları içinde barındıran bu özelliklerin geliştirilmesiyle doğru orantılı ve artık biraz da çalgı eğitiminide işin içine katan bir yapılanması vardır.Ve bunlar Eğitim Fakültelerinde verilen eğitim ve öğretimin esaslarını oluşturur.

Gerçek anlamda bu eğitimden geçmiş her öğrenci inanamayacağınız ölçüde müzikte farklı bir kişi olarak karşımızda olacaktır.Öğretmen olduğum kadar bir anneyim de ister istemez. Ve bu eğitimin doğru bir şekilde verildiğinde karşımdaki çocuğun nerelerde olacağını gayet iyi biliyorum. Yada nerelerde olmadığını, olamayacağını da.....

Okullarımızın açılmasına çok az bir zaman kala, anne ve babaların çocukları için en doğru ve güzeli bulabilmek amacıyla yaptığı araştırmaları bilmeyen biri değilim. İyi öğretmen, iyi okul arayışlarıyla geçen süreç içersinde doğruya en yakını bulabilmiş olmalarını dilemekten başka elimden bir şey gelmiyor.

1 yorum:

  1. Açıkcası zor bir durum gibi algıladım. Bu işi önemsediğiniz belli, ama nesnel koşullar da belli ve ister istemez bu koşullarda biraz acı çekeceksiniz gibi geliyor.

    Ya da hep çektiğiniz, belki günümüze doğru gelirken yaşamın her alanındaki anlamsızlık doğal olarak eğitim sektörünüde işin içine aldığından biraz daha zorlaşmakta sizin için herşey...

    O yılların kazandırdıklarıyla herşeye rağmen yapmanız gerekenleri yapacağınıza olan inancım tamdır.

    Sadece evli olmadığım ve doğal olarak bir çocuğum da olmadığından, bir an kendimi mutlu mu hissettim ne?

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır