16 Kasım 2009 Pazartesi

Kral çıplak mı?

161120098395

Güzel bir gündü...

Bir kaç gün öncesininin o delici yağmurları geri çekilmişti.Tatlı bir ılıklık sarmıştı etrafı. Kadın karşıdan karşıya geçerken kendini biraz sonra bir toplantının tam ortasında bulacağını bilmiyordu.

Çok sevdiği bir insanla her zaman yaptıkları tatlı sohbetlerden bir tanesini daha yaşayacak olmasının mutluluğundaydı.

Öbür tarafta da kendinden emin orta yaşlı bir adamın önderliğinde toplanmış kendince başarıyı yakaladığına emin genç bir delikanlı,kocaman güzel gözleriyle "benim ne işim var bunların arasında?"diye düşünen güzel bir genç kız,can sıkıntısına çare bulmuş orta yaşın üstünde bir bayan, ve söylenecek her şeye evet demeye her an hazır daha genç bir kadından oluşmuş beş kişilik gurup son derece önemli konuları tartışıyorlardı.

Ilık havanın etkisiyle hızlı adımlarla belirlenen yere geldiğinde bu guruba ılık havadan daha sıcak bir esintiyle "merhaba" dedikten sonra toplantının altıncı kişisi olmuştu.Hangi konu da tartışılığını hiç merak etmeden sessizce sadece etrafına anlamsız gülücükler göndermekle yetinirken konuya vakıf olması çok kısa sürdü.

“Hay allahım !” diye konuştu iç sesiyle dostunun o kocaman gözlerinin içine bakmamaya gayret göstererek , eğer göz göze gelirlerse neler olacağını çok iyi biliyordu çünkü,misafir olduğunun bilinciyle anlamsız gülümsemelerine devam etmeyi tercih etti.

Büyük bir başarıya imza atmış genç delikanlımız, kendisi için düzenlenecek bir büyük kutlamada mutluluğunu diğer insanlarla paylaşacaktı. Ve bu büyük mutluluk için bir şeyler yapılması gerekiyordu doğal olarak.

Başarı deyince aklımıza ne gelir bilmem?....

Dünyanın anlamsız bir şekilde yok olmasına bir çare bulmak, insanlığa ve sonra gelecek nesillere önemli şeyler bırakmak,vs. şeklinde gerçeklerle bağdaşmayan başarıları unutalı çok oluyor biliyorsunuz.

Artık başarılar şekil değiştirdiğinden bir kaç kişi hariç ne yazık ki bir bütünün hepsinin neredeyse başarı olarak gördüğü başarılardan bir tanesiydi.

Kendinden emin Adamımız ; “mahur olmalı “dedi , “evet evet mahur olmalı.... “

Kadının beyninin kıvrımlarında Atilla İlhan çağrıştı ... “Ah dedi “ içinden;

o mahur beste çalar, müjganla biz ağlaşırız....

Kovdu bir an için müjgan ı düşüncelerinden, mutluluk vardı oysa, nerden gelirdi aklına böyle saçma sapan düşünceler?

Kendinden emin adamımız konuşmasına devam ederken, ne kadar bilgili olduğunu göstermenin yöntemini bulduğundan delikanlının anlamsız bakışlarını fırsat bilerek bir lutufta bulunmuş olmanın eziciliğini de kullanıyordu üstelik...

Oysa içinden o delikanlının yerinde olmak için neler verirdi kimbilir....

Yıllarca çalış çabala, emek ver, bir tane kıçı kırık genç çıksın ve senin sahip olmadığın bir sürü şeye sahip olsun mantığının hakim olduğu , göstermelik kendinden emin görünüşünün altındaki kıskançlık rüzgarlarıyla kavruluyor ve savruldukça savruluyordu....

Kocaman gözlü güzel genç kız ise görebilen gözlerin görebildiği o çocuksu ve saf haliyle o dünyaya ait olmayan varlığıyla antik Yunan heykellerine benziyordu.Aslında herşeyi görebilen, farkında olan ama ruhunun derinliklerinde öğretilmemiş doğuştan var olan tevazu ile bir güneş gibi parlıyordu aslında.

Kendinden emin adamımızın konuşmasını tartışmasız bir şekilde onaylayan kadınımız, hayranlıkla mı yapıyordu bu davranışı, yoksa bitmesini istediği için mi toplantının,bilinmez...

Orta yaşlı kadınımız ise mutluydu. Sıkıntısına çare bulmuş olmanın derin mutluluğundaydı.Sadece minicik bir sıkıntısı vardı ama o da halledilmeyecek bir şey değildi.Tüm bu yoğun çalışmaların içersinde atlanmaması gereken konulardandı aslında.Tüm çalışmaların düzenli bir şekilde gideceğinden emin olmakla birlikte işin maddi kaynaklarının da düşünülmesi gerektiğinin altını çizmekte fayda varmıydı acaba?

Ama o iş kendinden emin adamımız tarafından çoktan halledilmişti.Her şeyi en ince ayrıntılarına kadar düşünen bir yapısı da olduğu için herkesin kendini güvende hissetmemesi için bir neden yoktu artık.

Nasıl da güzeldi dünya ....

Toplantının açılışında olmayan altıncı kişi bitişin nasıl olacağını gayet iyi biliyordu.

Herşey hayırlara vesile olacaktı, genç delikanlımızın bu büyük başarısı önlenemez bir yükselişe doğru hızla adım atacaktı.Dilden dile dolaşan bir başarı öyküsünün başlangıcında var olmuş olması mutlu olmasına sebep olmalıydı.

"Kral Çıplak" dememeyi çoktan öğretmişti yaşam ona.....


sanem uçar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır