8 Mart 2011 Salı
Kar Yağarken
Bugün 8 mart 2011 ve efsunlu kent güne kar yağışıyla uyandı. Henüz etrafı bembeyaz toz bulutu kaplamış değil ama penceremden karın lapa lapa salınarak dökülüşünü izleyebiliyorum.
Öyle nazlı bir dökülüş ki bu....
Bu soğukluğun farklı bir sıcaklığı da var...
Müzik eğitimcisi Erdoğan Okyay bir kış gününde öğrencilerine kışla ilgili , karla ilgili bir şarkı öğretecekken bir öğrencisinin yüzünün asıldığını fark ediyor. Yanına gidip, neler olduğunu sorduğunda öğrencisi şu yanıtı veriyor;
"Ama öğretmenim, siz kışın güzelliğinden, karın güzelliğinden söz ediyorsunuz ya ben hiç sevmiyorum kışı!"
"Neden? " diye soruyor Erdoğan Okyay...
Öğrencinin cevabı hepimizin okul sıralarında öğrendiği bir şarkının sözlerindedir...
Gelme kış gelme !
Yağma kar yağma !
Köylümü , kentlimi
Soğukta koyma.
Odunun var mı yakacak?
Evin var mı barınacak?
Kış geldi kar yağacak
Yoksullar ne yapacak?
Bu gerçekleri bilmeyen biri değilim. Ama bunların hiç birinin suçu ne kıştadır ne de kar da. Doğanın muhteşem döngülerinden ve güzelliklerinden biridir sadece.
Nazlı nazlı dökülen bu beyazlık ister istemez seneler öncesine götürüyor beni. Doğanın tüm güzelliğinin her mevsimiyle başka bir güzellikte yaşandığı Van iline...
Büyük şehirlerde yaşayan bizler aslında kara ait güzelliklerin ne kadarının farkındayız ? Kar yağışı genellikle gri bir havayı getirir diye biliriz. Oysa Van da masmavi bir gökyüzünden beyaz beyaz inebilir kar...
Resimlerini gördüğünüz kar kristallerini çıplak gözle görebilirsiniz...
Ve bir yağmaya başladığında uzun zaman sizinle birlikte olacak demektir aynı zamanda. Bu sebeple hazırlıklı olmalısınız.
Kerpiç bir evde yaşamanın epey zorlukları vardır. Böyle kerpiç bir evde yaşadım uzun süre. İlk geldiğim zamanlar sabahın köründe kadınların evlerin damlarında birbirleriyle yaptığı muhabbete hiç anlam verememiştim. Ne zamanki naylonla kaplı tavanım kar suyunun damlayarak birikmesi sonucu bir gece vakti üstüme su olarak dökülmesiyle uyandığımda karın da süpürülmesi gerektiğini öğrenecektim.
Evet, sıcacık yatağınızdan kalkıp giyinmek ve elinize bir mecrefe alıp sabahın seherinde dama kar süpürmeye çıkmanın kendine özgü güzelliği de olacaktı yaşamımda...
Piyanoya dokunan parmaklarım Van da kerpiç bir evin damında kar süpürürmek için donarken şimdiye kadar hiç duymadığım türküleri duymanın keyfini de yaşayacaktım. Bir süre sonra Van lı kadınlarla bende türkü söylemeye başlayacaktım. Hemde hiç bilmediğim bir dille söylenen türküler.
İnsan denilen varlığın özellikle kadınsa, bulunduğu ortama kolaylıkla uymasının ardındaki kahkahaların yada gözyaşlarının anlamlarını öğrenecektim.
Kadınlar gününde ki bugünü salt emekçi kadınlar diye ayıranlara inat tüm kadınların emekçi olduğuna inanan ben, penceremden karı seyrederken yaşamıma dokunan -dokunmayan tüm kadınlara sevgilerimi gönderiyorum.
sanem uçar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır