23 Ağustos 2010 Pazartesi
Çay Bahçeleri
Yaşamımda önemli yer tutan alanlardan biridir çay bahçeleri...
Yoğun geçen bir günün ardından biraz soluklanmak için durduğum, çok sevdiğim içecek olan çayı büyük bir keyifle yudumladığım, bazen dostlarımla hoş muhabetlere daldığım, bazen de kendi başıma elimdeki kitapla bütünleştiğim bir sığınak...
Kendimi bildiğimden beri soğuğu pek sevmeyen ben için sıcak günlerin başlama anıdır aynı zamanda.Sanki insanlar daha mutluymuş gibi gelir bana sıcak aylarda ve çay bahçelerinin sezonu açmasıyla çocukların kahkahası, insanların yüzüne yansıyan mutlu ifade yankılanırken etrafta huzur bulduğum mekan demektir çay bahçeleri.
Çay bahçeleriyle ilk tanışıklığım Hamburg tan ailemin bizleri Erzincan da anneannemlerin yanına bıraktığı o yedi yaş civarına denk gelir.
Bambaşka bir dünyadan Erzincan da son bulan serüvenin ardından ilk kez yakından gördüğüm aile büyüklerimin bizleri Erzincan a alıştırma seanslarından birinde gitmiştik o çay bahçesine.
Her zaman yaşamımda önemli bir yer tutan ve daima tutacak olan sevgili küçük dayımın önderliğinde oturmuştuk o tahta sandalyelere.
Alışık olduğumuz her şeyi geride bırakıp var olanlarla sürecek olan yeni yaşantımızda ilk hoşuma giden ve beni kendine çeken şey ortada büyük bir havuz ve etrafa fıskıyelerle dağılan suların kendine özgü akışı, çevreyi saran ağaçlarla kaplanmış hoş serinlik ve önümüze konan o sade gazoz un kokusu ve tadı çocukluk anılarımın en güzel anılarıdır.
Kendimi önemli hissettiğim bir yerdir aynı zamanda. Belki tekrar Almanya ya dönecek olan ailemin bizlerden ayrı geçireceği yıllar için verilen bir rüşvet gibi her istediğimizin önümüze gelmesi çocuk dünyamda yabana atılacak bir şey değildi.
Çayın tadını henüz keşfedememiş ben için büyüklerin gazoz yerine hemde semaverde çayı tercih etmesi şaşkınlık yaratmış olsa bile kendi dünyamda kurduğum mutluluğun içinde çok ta fazla sorgulamadığım bir seçimdi.
Daha sonraki yıllarda da çay bahçeleri önemini hep korudu.Özellikle üniversite yıllarında henüz yok edilmemiş Pasaport sahilinde okuldan çıkar çıkmaz eve gitmeden arkadaşlarımızla soluklandığımız anlardaki kahkahalar veya tartışmalar belleğimde önemi korumaya devam ediyor.
Garip bir büyüsü vardır çay bahçelerinin. Basitlik basitlikmidir sorusunun belkide en iyi yanıtını verecek bir gücü vardır. Son derece basit bir düşünce yapısıyla, basit malzemelerle büyük dünyaların yaratıldığı alanlardır benim için.
Kimlerin durak yeri olmamıştır ki?
Aşıkların, dostların, ailelerin, şehre yeni adım atanlarıın, şehirden ayrılacak olanların....
Boşluk doldurulabilir:)
Ne yazık ki hemen her yerde yitirdiğimiz alanlardan biridir çay bahçeleri. Yerini çok daha farklı bir yapıyla daha modern mekanlara cafelere terk etmiş olması çok fazla hoşuma gitmiyor, hemde hiç gitmiyor.
Çocukluğuma ait anılar, yada bana ait anıların bir kısmı elimden alınmış gibi hüzün duyuyorum yok edilen çay bahçeleriyle.
Efsunlu kentten uzakta geçen bu yaklaşık iki ay çay bahçelerini tekrar görebilmenin umuduyla geçti. Ege kıyılarının hemen her yerinde dolaşmaya çıkan ben Selçuk ta çocukluk anılarıma bir kez daha kavuştum.
Muhteşem bir çevre düzenlemesiyle olağanüstü güzel bir çay bahçesi yaratmış Selçuk halkı.
Çok uzun zamandır duymadığım mutluluğu bana tattıran çay bahçesinde içilen çayın tadı da başkaydı doğal olarak.
Bir parça Erzincan vardı, bir parça Pasaport, bir parça Kalamış,bir parça hüzün, bir parça mutluluk,buram buram özlem,alabildiğine yaşam....
sanem uçar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır