3 Eylül 2010 Cuma

Başladığın Gibi Bitirmek



Garip bir şekilde hayatım kendiliğinden oluşan bir istikrarla doludur. Şaşırdığım bir şeydir bu, ve farkına vardığımda; gülümserim...

Temmuz ayının ilk haftası başlayan tatilimde efsunlu kent yağmurla uğurlamıştı beni. Çok doğal olarak Ege nin bu güzel beldesi Foça ya geldiğimde diğer insanlardan oldukça farklı bir giysiyle ilk adımımı atmıştım üzerimdeki yağmurlukla...

Şimdi ise çok özlediğim efsunlu kentime dönerken yine yağmurla uğurlanıyorum Foça dan...

Başladığım gibi bitiyor tatilim.

İki ay gibi uzun bir süre yaşadığım yerden ayrı olmak zor gibi olsa da İzmir ve çevresi de uzun süre yaşadığım bir yer olduğundan evimdir aynı zamanda.

Neredeyse ortaokul günlerine dayanan arkadaşlarla birlikte olmak ta ayrı bir güzellikti.Ve diğer sevdiklerimle...

O çok sevdiğim Foça nın eski silüetini görememiş olmanın üzüntüsünü içimde taşımış olsam da değişmeyen pek çok özelliğiyle sıcacık bir yaşanmışlığı inkar edebilecek biri değilim.

Tebessümle hatırlayacağım bir kaç köşe olacak ve bir kaç kişi...

Hiç tanımadığım halde , bir "merhabayla " başlayan selamlaşmanın ardından insanların kendilerine ait sıkıntıları kolaylıkla anlatabilme şaşkınlığını bir süre sonra üzerimden attım.

Büyük şehirlerde unuttuğumuz "merhaba"laşmanın çok ötesinde içleri aslında sıkıntıyla dolu bir çok insanın gülümseyen bir maskeyle dolaştıkları yaşamlarında, belki dalgaların sesine kulak vererek , belki güneşin insanın içini ısıtan sıcaklığında yada eşsiz güzelliğinde içlerini açma alışkanlıklarını özleyeceğim.....

Önünde uzun kuyruklar oluşmasına rağmen tercihimi çok daha küçük bir mekanda dondurma satan sevgili amcamın dondurmalarının tadını , dondurmaları külahlarına yerleştirirken renk uyumunu dikkate alan ve söylediğinin dışında sana hiç soru sormayan ve bu doğrultuda hareket eden sevgili dondurmacı amcamı özleyeceğim....

Sevgili "Ş" seni hiç unutmayacağım...

Buraya geldiğim ilk haftada sessiz bir şekilde kitabımı okurken dağınık kirli uzun saçların ve üzerindeki garip mayoyla iskeleye gelerek sırtını denize verip kendini kayalıklarla dolu denize bıraktığında yüreğimi ağzıma getirmiştin.

İnsanların seni azarlamalarına hatta sana bağırmalarına rağmen onların sözlerine hiç rağbet etmeyip tam üç kez aynı davranışı sergilerken yüzünü daha yakından gördüğümde o ağlamaklı ifadeyi burada kaldığım sürece her yerde görecektim.

Yine kimseye hiç aldırış etmeden çayına tam 15 kesme şeker attıktan sonra çaylı şekerini aynı ağlamaklı ifadeyle içerken ağlıyordun.

Sayılara olan garip takıntının sendeki izdüşümünü hiç merak etmedim, bilemedim ama her an hepimiz için öteki tarafa geçebilme imkanının gerçekliğinde tanıdığım öteki taraftakiler kendilerine göre mutluluklarını yaşarken sen öteki tarafta da mutsuzdun...

Sahildeki teleskopla ay ve yıldızlara yakından baktığımda Ay ın tümsekleri ve çukurları inanılmaz bir şekilde gözümün önündeyken, belki de beni en fazla etkileyen Satürn olmuştu sevgili "Ş"

Kafamızı kaldırarak yıldızlara baktığımızda içlerinden birinin Satürn olabileceğini hiç aklıma getirmemiştim. Ama orada ,gökyüzünde halkasıyla karşımdaydı.

Evrenin bu göremediğimiz olağanüstülüğü karşısında insanoğlunun hiçliği öylesine belirgindi ki....

Gözlerini hiç unutmayacağım sevgili "Ş"....

Yürüyüşe çıktığım yolda uzaktan gelen Frank Sinatra nın sesini takip ederek vardığım Kale Cafe en sevdiğim mekanı oluşturduktan sonra burada dinlediğim müziklerin dışında müşterilerine hangi yaşta olursa olsun birey gibi davranan, onlarla bütünleşen saygı ve sevgiyi beraber yaşatabilen, tatların mükemmelliği ve insanın kendisini özel hissettiği mekandaki herkesi çok özleyeceğim...

Gittiğim yere kitaplarım ve müzikle gitme alışkanlığı ilerleyen dostluğumuz sonucunda bendeki müziklerin paylaşımını belki en son güne bıraktı ama müziğin evrenselliğinde ve dostluğunda burada da dünyaya ait bu güzel ezgilerin duyulacak olması evrenin büyüklüğü karşısında bir toz parçasıdır . Ancak zevklerin dinleme alışkanlığıyla doğru orantılı bir seyir izlediğine inanan ben için, önemlidir.

Etrafa alışılmış müziklerin dışında tınılar yayan Kale Cafeye sonsuz teşekkürler....

Bendeki albümlerin aktarımının dışında sadece Kale Cafe için hazırladığım 20 parçalık toplama müzikler benimle birlikte gece de, gündüz de, dalgalar da, yıldızlar da heryerdeydi burada kaldığım sürece...




1. Makam /A Don -Kanyar felil
2. Adam Hurst / Haunting Ethereal

3. Adam Hurst / Possession

4. Arianna Savall / Yo M' Enamori d'Un Aire

5. Bert Jansch / Katie Cruel

6. Cristina Branco

7. Fryderykata / Nocturne in G minor Op. 15 No 3

8. Habib Kotie& Bamada / N' Teri
9. John Surman / Portrait of a romantic

10. Lhasa De Sela / Payande

11. Lhasa De Sela / La mar e haute

12. Madredeus / A Andorinha da Primavera

13. Madredeus / O Pastor

14. Vassilis Tsabropoulos /Melos

15. Iren Lovez& Teagrass /Nem Egyszer

16. Elizabeth Karsten / Pardon, Goddess Of The Night

17. Ray Manzarek& Roy Rogers / Remembering You

18. Elizabeth Nicholson& Stringed Migration / Romanian Horagalway

19. Cenk Erdoğan / Sonbahar

20. A Women's Heart / Summerfly




albüm bilgisi;

Tamamiyle kişisel seçimlerden oluşmuş toplama albümdür:)

Benim "eylül" ezgilerim...

sanem uçar

6 yorum:

  1. kendimi başka bir "harf" gibi hissetim, sagol sanem...

    seçkileri indirip kendi eylül yağmurlarıma katacağım, başka diyarlara yol olurken aynı yağmurlarla...
    sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Müzik hepimizin ortak paydası galiba...

    art niyetsiz, duru ve olabildiğince engin...

    sana da sevgiler sevgili dost:)

    YanıtlaSil
  3. Duygu yoğunluğu en üst düzeyde ve kişinin özeliyken hiç sırıtmadan bizimde kendimizi bulduğumuz bir yazı olmuş..Bu yazıya kusur bulmak bence yapılabilecek en büyük yanlışlardan biridir. Neyin devrik ya da neyin uzun olduğunu ne yazık ki anlamadım ben-yeni nesil uzun cümleler mi kuruyormuş-hani nerde-toplasanız nerdeyse 200 kelimeyle hayatlarını geçirebilir onlar..Bir de devrik cümle kurmak ustalık gerektirir,bunu kötü bir şeymiş gibi sunmak garip geldi..Hiçbir şey yazının vermek istediği ruhu bozamaz..Eline sağlık Sanem diyorum..

    YanıtlaSil
  4. Ne yapmalıydım şak şak şak.. Bu hem bloga hem de okuduğum onca iyi kaleme haksızlık olur.
    Yaptığınız yorumu tekrar okursanız, iki cümlenin dışında yazı ile ilgili düşünce bulamazsınız.Siz bana yazmışsınız, cevap vermek gerekliliği hissediyorum.
    Hem size ne oluyor kuzum,
    Üstelik eleştiri bile yapmadım .İyisini aynı sayfada okuduysanız, kötüsünün farkedilmesi... değerlendirme sadece:)

    Hocam Edebiyatın değerini biliyor üstelik kendi değerleri ile iyi harmanlamış, anlamak hiç zor değil.
    Sanat ile ilgilenmek ve sanatçı adına emek vermek elbette onlarla aramızda özel duygulara sebeb oluyor
    Ama onları sahiplenmek ve herkesten daha çok sevmebilme hakkı getirir mi ? sanmıyorum:)
    Yapılan yanlışlar karşısında son derece sert bir duruş sergileyen kalemlerden olmak, Öncelikle edebiyatseverliğin vizyonuna aykırı...
    Hocamın eski dialoglarımıza dayanarak, ne demek istediğimi çok net anladığını da biliyorum.

    Duygulu bir insanın yaşanmışlığına ,özel duygularına tanıklık edebilmek mutluluk verici...
    Çogu okumamın sebebi , bu olanağın verilmesidir:)

    Sizin pencerenizden görünenin haklılığını tartişacak değilim sevgili sudaay.
    Ama önerim ;sizinde gözden geçirmeniz gerekenler olduğudur.
    '' Hiçbirşey'' değil küçücük hatalar bile yazının ruhunu altüst etmeye,
    İçini boşaltmaya ,anlam bütünlüğünü bozmaya yeter diye düşünüyorum. Okuyucu da zorlanır.
    Evet ,anlatımlarımızda devrik kurduğumuz cümleler; vurguda belirsizlik yaratmadan, ifade zenginliği sağlayacaksa lezzet verir.
    Duygusallıkla yapılmış bir savunma olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü bu söyleminiz yanılgıya sebeb olabilir.
    Değerlendirmelerimi size yada bir başka okura yönelik yapmadım -yapmayacağım.
    Hocamın evindeyim ve gerekirse onunla söyleşmek için konuğuyum..

    Değer verilen önemsenir ve önem kazanmaya devam ederse değeri artar,artar...

    YanıtlaSil
  5. Hayatta en sevdiğim şey farklı görüşlerin etrafa yayılmasıdır:)

    Farklılıklar hayatımızı zenginleştirir.

    Başkalarının kendime ait iyi yada kötü düşünce veya duygularını duymak inandıklarımı yapmam da itici bir ivme kazandırmanın ötesinde ruhumda yaralar açmadığı gibi, olumlu olanlarda Nirvana ya hiç taşımamıştır beni.

    Ben bir edebiyatçı değilim:) Çok iyi bir edebiyatseverim:))) keşke edebiyatçı olabilsem...

    Edebiyatçı olmaya karar verdiğimde yapılacaklar şimdiden ürkütüyor beni. Büyük bir sorumluluktur edebiyatçı olmak.

    Edebiyatsever kimliğimle çıkmış olduğum yolda duygu ve düşüncelerimi burada yada başka yerlerde yazıya dökerken iyi ve kötü bir sürü şey yapabilme olasılığım var.

    Bunların bazıları iç dünyamla yaptığım konuşmaların yüksek sesle ifadesidir, bazıları emek verilerek ince ince hazırlanmış cümlelerdir.

    Evet herkes burada düşüncelerini uygar bir şekilde söyleyebilme hakkına sahiptir. Ve ne kadar farklı düşünce yada duygu olursa mutlu olacakların başında ben geliyorum.

    sudaay a bir konuda kesinlikle katılıyorum:) keşke, keşke yeni nesil bırakın devrik cümleyi düz cümle kurabilecek durumda olsa.200 kelime fazla aslında, neredeyse 10, abarttım mı?, hiç sanmıyorum:) kelimeyle yaşamlarını sürdürüyorlar.

    Evet okuyucu hakları manifestosu hazırlamış biri olarak:) yazılardan alınan tatların dışında, okuyucunun dilbilgisi kurallarını da yazan kişiden bekleme hakkı vardır.

    İşte bu aşama da da farklılıklar ortaya çıkıyor sevgili Aslı...

    Kimileri, devrik ve uzun olanlardan, kimileri neredeyse tek kelimelik cümlelerden hoşlanabiliyor.

    Edebiyatçıların işi zor:) Eğer yazılarını bu anlamda dışardaki seslere göre yazmaya çalışsalar kendileri olamaz.

    ben mi? yani Sanem Uçar....

    Değişkendir, ruh durumuna uygun olarak kelimeleri , cümleleri şekil alır.

    Yazmaya devam edecektir, çünkü yazmak onun sığınaklarındandır, nefes alma biçimidir. Ve bir de bir huyu vardır asla müsvette kullanmaz:))))

    Edebiyatçı olmak gibi bir sevdası olmadığından konuşma esnasında nasıl ki geri alınmazsa sözcükler, yazarkende asla değişiklik yapmaz.

    Bu sebeple yaşamındaki olaylarla doğru orantılı olarak değişebilen aktarımı olacaktır.

    Hepinize sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. Merhabalar Sanem Hocam;
    yazılarınızı biraz gecikmeli okudum..İster istemez yorum kısmına da baktım.Sudaay'a yın yorumunda takılı kaldı gözlerim.Kendisine sonuna kadar katılıyorum ama anlamadığım bir konu var.Sizin yazdığınız yazılara olumsuz bir eleştiride mi bulunuldu yoksa?

    Yeni neslin çoğu bence acınacak halde..Tedavi sürecinde onlara kimler gönüllü doktor olur bilemiyorum ama Sesli harflerin atlanarak bambaşka bir yazı tarzını benimsemiş bir neslin değil cümle devrik cümle kuracak halleri yokken; ben yeni nesilden devrik cümlelerle yazı yazan şahısları tanımak istiyorum?

    Unutmadan elinize sağlık;))))

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır