16 Şubat 2011 Çarşamba

Belgeseller 3




Hitit Güneşi Belgesel Film adına bize ilk başarıyı getiren belgesel olması açısından gerçekten önemlidir. Konusunda uzman kişilerle yapılmış olması belgeselin niteliğini artıran en önemli faktörlerden biri olmuştur.

Bu belgeseli baz alarak yapılan bir çok Hitit' lerle ilgili belgesellerde var. Ancak hiç biri Hitit Güneşinin düzeyine gelebilmiş belgeseller değildir.

Bu anlamda haddimi aşan cümleler kurmak istemesem de filmseverliğin yanında belgesel filmleri de çok seven ve elinden geldiğince izlemeye çalışan biri olarak dağarcığı geniş bir vatandaş olarak yorumlarda bulunuyorum.

İnternet bir çok anlamda bizlere kolaylık sağladığı gibi bazı anlamlarda da bir bilgi çöplüğüne dönmüş durumdadır. Bilgisayarın karşında klavyelere dokunan hemen herkes konusunda uzman davranışlarıyla sitelerde, bloglarında yorumlarla, yanlış bilgilerle insanın kafasını karıştırıyor.

Doğal olarak izlediklerimle yazılanların izdüşümü paralellik göstermediğinden aykırı bir davranışta bulunuyor gibi gözükebilirim.( Bir çok belgesele, belgesel statüsüne bile giremeyecek onlarca esere "olağanüstü" yorumlarını gördüğümde, kendimle çelişiyorum) Bu sebeple konusunda uzman bir okurun en azından yazdıklarım arasında bir hata varsa düzeltmesini beklemekten başka bir şey yapamıyorum şimdilik.

1965 yılına kadar bu anlamda büyük bir başarımız yok. 1965 yılında ise yine bir başarıya imza atıyoruz Adnan Benk yönetimindeki " Ben Asitavandas " adlı belgeselle.

Bu belgesel konu olarak Karatepe açık hava müzesinde yer alan Arslantaş Kalesi kalıntılarından yola çıkılarak hazırlanmıştır.

İÖ VIII. veya İÖ VII. yüzyıllar arasında yaşamış Adana ovası hükümdarı Asitavandas'ın seslenişini içerir. Onun yaptırdığı bir kale de bulunan Hitit ve Fenike dilinde yazılmış yazıtlar kullanılır.

Belgesel in künyesini vereyim;

Yapım Tarihi : 1965
Formatı : Film / 35 mm
BSB Arşiv No : 312

Yönetmen - Adnan BENK
Görüntü Yönetmeni - Aziz ALBEK
Seslendiren - Tahsin YÜCEL
Özgün Müzik - Adnan BENK

Bu belgesel İtalya Paddua Üniversitesi 10. Ulusal Film Şenliği - 1965 / İkincilik Ödülü aldı.

Buraya hükümdar Asitavandas ın seslenişini almak istiyorum. Oldukça güzel....



"Ben gerçekten Asativatas'ım

Güneşimin adamı, Fırtına Tanrısı'nın kulu

Avariku'sun büyük kıldığı, Adanava hükümdarı

Beni Fırtına Tanrısı Adanava kentine ana ve baba yaptı ve Adanava kentini ben geliştirdim

Ve Adanava ülkesini genişlettim, hem gün batısına, hem de gün doğusuna doğru.

Ve benim günümde Adanava kentine refah,tokluk, rahatlık tattırdım, ve Pahara depolarını doldurdum

Ata at kattım, kalkana kalkan orduya ordu kattım, herşey Fırtına Tanrısı ve Tanrılar için,
çalımlıların çalımını kırdım.
Ülkede kötü olanları ülke dışına attım

Kendime bey konakları kurdum, soyumu rahata kavuşturdum ve baba tahtına oturdum, bütün krallarla barış kurdum.
Krallar da beni ata bildiler, adaletim, bilgeliğim, ve iyi yüreğim için.
Bütün sınırlarımda güçlü kaleler kurdum, kötü kişilerin, çete başlarının bulunduğu sınırlarda;
Mopsos evine boyun eğmeyenlerin hepsini ben , Asativatas, ayağımın altına aldım.


Buralardaki kaleleri yok ettim, kaleler kurdum ki Adanavalılar rahat ve huzur içinde yaşaya.
Gün batısına doğru benden önceki kralların alt edemediği güçlü ülkeleri alt ettim.
Ben Asativatas, bunları alt ettim, kendime kul ettim ve onları ülkemin gün doğusuna doğru, sınırlarımın içine yerleştirdim.

Ve günümde Adanava sınırlarını gün batısına, gerekse gün doğusuna doğru genişlettim.

Öyle ki, önceleri korkulan yerlerde, erkeklerin yola gitmekten korktukları ıssız yollarda, günümde kadınlar kirmen eğirerek dolaşmaktadır.

Ve benim günümde bolluk, tokluk, rahat ve huzur vardı.

Ve Adanava ve Adanava ülkesi huzur içinde yaşıyordu.

Ve bu kaleyi kurdum ve ona Asativadaya adını vurdum,

Fırtına Tanrısı ve tanrılar beni buna yönelttiler, ta ki bu kale Adana ovasının ve Mopsos evinin koruyucusu olsun.


Günümde Adana ovası topraklarında bolluk ve huzur vardı,

Adanava'lılardan günümde kılıçtan geçen kimse olmadı.
Ve ben bu kaleyi kurdum, ona Asativadaya adını vurdum.

Oraya Fırtına Tanrısı'nı yerleştirdim ve ona kurbanlar adadım;
yılda bir öküz, çift sürme zamanı bir koyun, güzün bir koyun adadım.


Fırtına Tanrısını takdis ettim, bana uzun günler, sayısız yıllar ve bütün kralların üstünde büyük bir güç bahşetti.
Ve bu ülkeye yerleşen halk öküz, sürü, bolluk ve içkiye sahip oldu, dölleri bol oldu, Fırtına Tanrısı ve tanrılar sayesinde.

Asativatas'a ve Mopsos evine kulluk ettiler.

Ve eğer krallar arasında bir kral, prensler arasında bir prens, hatırı sayılır bir insan Asativatas'ın adını bu kapıdan siler, buraya başka bir ad yazar, bunun ötesinde bu kente göz diker ve Asativatas'ın yaptırdığı bu kapıyı yıkar, yerine başka bir kapı yapar ve ona kendi adını vurursa, aç gözlülük, kin ya da hakaret amacıyla bu kapıyı yıkarsa, o zaman Gök Tanrısı, Yer Tanrısı ve Evrenin Güneşi ve bütün tanrıların gelen kuşakları bu kralı, bu prensi ya da hatırı sayılır kişiyi yeryüzünden sileceklerdir.
Yalnızca Asativatas'ın adı ölümsüzdür, sonsuza dek, Güneşin ve Ayın adı gibi."

Kuşkusuz bu önemli başarımızın mimarı Adnan Benk i tanıtmadan bitirmeyeceğim bu bölümü.



Adnan Benk 1922 de Paris te doğmuştur. Liseyi Saint-Joseph te bitirmiş ve 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Fransız ve Roman dilleri Filolojisine girmiştir. 1946 yılında mezun olduğu bu bölümde asistan olarak kalmıştır. Emekli olduğu 1982 yılına kadar, onun bilge kişiliğine ve insanlığına hayran olmuş yüzlerce öğrenci yetiştirmiştir.

Adnan Benk hocalığının yanında Ansiklopedi çalışmaları, çevirmenlik, eleştirmenlik, dergi yöneticiliği gibi birçok önemli işi son derece başarılı yapmıştır. Edebiyat, tiyatro, müzik, sinema ve plastik sanatlara ilişkin eleştiri ve deneme yazıları bulunan Benk, Büyük Lügat, Meydan Larousse Ansiklopedisi'nin çeviri bölümünü ve Türkiye Ansiklopedisi'ni yönetmiştir. Öykü ve roman çevirisi de yapan Benk, Gelişim Yayınları tarafından çıkarılan Büyük Larousse Ansiklopedisi'nin Genel Yayın Yönetmenliğini üstlenmiştir.

1963'te "Aktamar" belgeselinin yönetmenliğini yapmıştır. 1956'da "Hitit güneşi", 1965'te "Ben Asitavandas" belgesellerinin özgün müziğini yapmıştır. "Ben Asitavandas" belgeseli ile 1965'te İtalya Paddua Üniversitesi 10. Ulusal Film Şenliğinde İkincilik Ödülü almıştır.

19 Ocak 1998 de aramızdan ayrılan değerli Hoca nın Eleştiri yazılarını öğrencileri ve dostları 2000 yılında kitaplaştırmışlar ve yayınlamışlardır. İki cilt olarak Doğan yayıncılıktan çıkan bu kitap Hoca'nın bilgeliğini, titiz eleştirmenliğini ve biraz da öğretmen yönünü ortaya koyan eserlerdir.

Eserleri:

Eleştiri Yazıları / IV, Okuyorum, Öyleyse Varım, Nisan 2002
Eleştiri Yazıları / III, Çağdaş Eleştiri / Söyleşiler Yazılar, Şubat 2001
Eleştiri Yazıları / II, Ekim 2000
Eleştiri Yazıları / I , Ekim 2000
Bir Kış Günü, Öğleden Sonra (M. Duras) (Çeviri), 1989
Gönülçelen (J. D. Salinger) (Çeviri), 1967
Katır İnadı (G. Guareschi) (Çeviri), 1957
Mahvolan Şaheser (Balzac) (Çeviri), 1944
Sükûtun Hataları (Şiir), 1944

İster istemez bu belgeselleri araştırmak adına izlerken "Belgesel nedir diye ? " sormadan edemiyorum. "Belleklere yeni belgeler eklemek" demek geçiyor içimden. Daha bir çok şey geçiyor ama sindire sindire gitmekte fayda var.

Hız çağında yaşadığımı elbette biliyorum. Ancak bu hızlı yaşamın insanı tüketen tarafını da biliyorum. Ve Belgesel Film yaratabilmek için yıllarını vererek bir eser ortaya koyan ustaları da bildiğimden sanki hızlıymışım gibi garip bir duyguya kapılıyorum.

Evet; keşke, keşke daha iyi araştırabileceğim kaynaklarım olsa...

sanem uçar

2 yorum:

  1. Yaşamımda yeni yeni pencereler açıyorsun,emeklerin boşa diil örtmenim,teşekkür:)

    YanıtlaSil
  2. Umarım değildir canım, genellikle suya yazı yazıyor gibi bir duygu içindeyim de:)

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır