24 Şubat 2011 Perşembe

Belgeseller 4




Hitit Güneşi belgeselinin başarısından sonra İstanbul Üniversitesi Film merkezinin durdurmuş olduğu çalışmalara 1963 yılı itibariyle tekrar başladığını ve bu çalışmalarını 1973 yılına kadar sürdürdüğünü görüyoruz.

Belgesel konusunda ülkemizde bitmek bilmeyen bir isteğin olduğu ortaya çıkıyor. Eczacıbaşı fabrikaları, Yapı Kredi Bankası, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu gibi kuruluşlar belgesel filmcilik konusunda oldukça fazla çalışmalarıyla gözümüze çarpıyor.

Bu anlamda dikkati çeken isimlerden biri Suha Arın. 2004 yılında kaybettiğimiz bu ustayı burada anmadan geçemeyeceğim.



Suha Arın
1942-2004

"Türk belgesel sinemacılığının yüz akı ve büyük ustası" diye tanımlanan Arın, İlk, Orta ve Lise öğrenimini Ankara'da tamamladı. Washington, D.C. Howard University - Sinema Televizyon Yapımcılığı ve Yönetmenliği (Lisans); The American University - Kitle Haberleşmesi-Hükümet ve Kamu Enformasyonu (Lisans üstü) eğitimleri aldıktan sonra, 1962'den itibaren Milli Eğitim Bakanlığı - Öğretici Filmler Merkezi için yönetmen ve senaristlik yaptı.

1966 - 1967 sürecinde Amerika'da Capital Film Labs`ta görev yaptı. Amerika'nın Sesi Radyosu Washington Muhabirliği, Uluslararası Sinema TV Merkezi (USIA) ve TRT Washington Muhabirliği, çevirmenlik ve sunuculuğunda bulundu. 1973 - 1974 sürecinde Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. Ankara ve İstanbul’daki çeşitli üniversitelerde sürdürdüğü öğretim görevinde, aralarında günümüzün ünlü yönetmenleri, gazetecileri ve akademisyenlerinin de bulunduğu çok sayıda öğrencinin yetişmesine katkıda bulundu.

Filmografya;

Trafik Emniyeti: İlk ve orta dereceli okullardaki öğrencilere, temel trafik kurallarını öğretmeyi amaçlayan 30 dakikalık eğitim filmi (1964).

Başkent Ankara: İlk ve orta dereceli okullardaki öğrencilere yönelik olarak hazırlanan ve başkent Ankara’nın tarihi geçmişini inceleyen 30 dakikalık eğitim filmi (1964).

Pride(Gurur): ABD'nin başkenti Washington'daki "Pride" (Gurur) adli bir zenci örgütünü tanıtmayı amaçlayan 30 dakikalık bir TV filmi (1968).

Hattiler'den Hititler'e: Hitit kültür ve sanatını yansıtmayı amaçlayan 30 dakikalık belgesel film (1974).

Sessiz Emekçiler: Sosyal güvencesi olmayan Orman ve Tarım İsçileri’nin sorunlarını dile getiren 30 dakikalık TV Haber Belgeseli (1974).

Affın Ardından: 1974 yılında çıkarılan genel afin ardından, tekrar ceza evine dönen hükümlülerin dönüş nedenlerini irdeleyen 30 dakikalık TV Haber Belgeseli (1974).

Kaygı Kuyuları:
Zonguldak yöresindeki kömür madenlerinde çalışan isçilerin sorunlarını irdeleyen 30 dakikalık TV haber belgeseli (1975).

Bir Yuva Dağılıyor:
Üst düzey kamu yöneticilerinin çocukları için kreş’e dönüştürülmesi kararlaştırılan, Atatürk'ün kurduğu Ankara-Keçiören Atatürk Çocuk Yuvası’ndaki yetim ve öksüz çocukların Anadolu'daki diğer yuvalara gönderilmeleri olayını sorgulayan ve onların bu yuvadaki günlük yaşamlarını inceleyen 30 dakikalık TV Haber Belgeseli (1975).

Midas’ın Dünyası:
Frig kültür ve sanatını yansıtan 30 dakikalık belgesel film.(Gordion Tümülüs’ünde bulunan ünlü Frig Kralı Midas'a ait olduğu sanılan kafatası da dünya kamuoyuna ilk kez bu filmde sunuldu.) (1975).

Safranbolu'da Zaman:
Orta Karadeniz Bölgesi'nde yer alan 100-150 yıllık tarihi evleriyle bir "müze kent" görünümünde olan Safranbolu'yu, mimari, kültürel ve sosyal yönleriyle tanıtmayı, bu tür evlerin korunması için kamuoyunda belli bir bilinç oluşmasını amaçlayan 40 dakikalık belgesel film (1976).

Urartu'nun İki Mevsimi:
Urartu’ların tarih, kültür ve sanatlarını yansıtmayı amaçlayan 40 dakikalık belgesel film (1977).

İstanbul’un Çağırdığı Su:
Tarih boyunca susuzluk çeken İstanbul kentine, içme suyu sağlamak için Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yapılan çalışmaları; bu çalışmaların sonucunda üretilen sarnıç, kemer, maksem, bent, çeşme gibi eserleri yansıtmayı amaçlayan 40 dakikalık belgesel film (1977).

Likya’nın Sönmeyen Ateşi:
Antik dönemde, Anadolu'nun güneyinde, Akdeniz Bölgesi'nde, Fethiye ile Antalya arasında kalan Teke Yarımadası ve çevresinde görülen Likya Uygarlığı’nı tanıtmayı amaçlayan her biri 30'ar dakikalık iki bölümden oluşan belgesel (1977).

Yörük Elif: Senaryosunu Orhan Asena’nın yazdığı, başrollerini Semra Özdamar, Levent Özdilek, Ahmet Evintan, Sükrü Üstün, Ülker Ergöksel, Levent Ersin ve Orhan Güner'in paylaştığı 80 dakikalık imgesel TV filmi. Filmde, Toroslar'da yasayan bir Yörük kızının, kente göç etme özlemiyle, daha önce kente yerleşmiş olan bir gencin vaatlerine kanarak, O'nunla girdiği yasak ilişki ile oba büyüklerince evlenmeye zorlandığı bir başka gencin sevgisi arasındaki ikilemi konu edilmekte (1978).

Tahtacı Fatma:
Batı Toros dağlarında yaklaşık 2000 metre yükseklikte, annesi, babası ve kardeşleriyle birlikte ağaç kesim isinde çalışan 12 yasındaki bir Tahtacı Kız’ın özlem, sıkıntı ve düşlerinin işlendiği 30 dakikalık belgesel film (1979).

Kapalıçarşı’da 40 Bin Adım: Günde ortalama 40.000 adım atarak Kapalıçarşı’da dolaşan bir Şerbetçi'nin gözüyle, tarihi Kapalıçarşı’nın dününü ve bugününü anlatan 30 dakikalık belgesel film (1980).

Aşık Ali İzzet Özkan: Türkiye'de "aşıklık" geleneğinin son temsilcilerinden kabul edilen halk ozanı Aşık Ali İzzet Özkan’ın hayatına ve eserlerine ilişkin 30 dakikalık belgesel film (1980).

Cemal Reşit Rey: Klasik batı müziğinin halka sevdirilmesinde büyük katkıları olan, Cumhuriyet Dönemi'nin en önemli besteci ve hocalarından Cemal Reşit Rey'in hayat öyküsünü ve eserlerini yansıtmayı amaçlayan 30 dakikalık biyografik belgesel (1980).

Dolmabahçe ve Atatürk: Atatürk'ün doğumunun 100.yıldönümü (1981) vesilesi ile gerçekleştirilen 45 dakikalık bu belgesel filmde, İstanbul’daki ünlü Dolmabahçe Sarayı’nın tarihçesi ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki işlevleri anlatılmaktadır (1981).

Anadolu'nun Petrol Yolu: Petrol Ofisi'ni tanıtmak amacıyla gerçekleştirilen 30 dakikalık belgesel film. (Bu film, A.Ü.Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencileri ile birlikte gerçekleştirilmiştir.)

Kula'da Üç Gün: Ege Bölgesinde yer alan ve geleneksel Türk mimarisini yansıtan tarihi evleriyle bir "müze kent" görünümünde olan Kula’yı, mimari, kültürel ve sosyal yönleriyle tanıtmayı, bu tür evlerin korunması için kamuoyunda belli bir bilinç oluşmasını amaçlayan 40 dakikalık belgesel film (Bu film A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencileri ile birlikte gerçekleştirilmiştir.)(1983).

Kariye: Mozaikleri ve Freskleri ile dünyaca ünlü Kariye Müzesi'ni tanıtmayı amaçlayan 30 dakikalık belgesel film (1984).

Anadolu'da Konutun Öyküsü: Anadolu'daki halk mimarisinin, gelişimini ve en seçkin örneklerini derleyen, 30'ar dakikalık iki bölümden oluşan belgesel film.(1984).

Camın Teri: Şişe ve Cam Fabrikaları A.S.'nin kuruluşunun 50.yıldönümü ve "1985 Dünya Gençlik Yılı" vesilesiyle hazırlanan 30 dakikalık bu belgesel filmde, Paşabahçe Cam Fabrikası’nda, üç ayrı ünitede (Üfleme-Kristal-Otomasyon) çalışan ve usta olabilmek için, çıraklık ve kalfalık aşamalarından geçen; ancak çekimler sırasında çıraklık aşamasında bulunan üç gencin, günlük yaşamlarından kesitlerle onların duygu ve düşüncelerinin yansıtılması amaçlanmıştır (1985).

Fırat Göl Olurken: Karamaya ve Atatürk barajlarının göl suları altında kalacak olan "maddi ve manevi" kültür varlıklarımızı, günümüz ve geleceğin kuşaklarına aktarmak amacıyla yapılan, 30'ar dakikalik 10 bölümden oluşan belgesel dizi (1985/Hasan Özgen'le ortak yönetim).

Eski Evler Eski Ustalar: Türkiye'deki tüm coğrafi bölgeleri kapsayan ve Türkiye'nin sivil mimarisi ile bu sivil mimariyi yaratan son ustaları belgeleyen 30'ar dakikalık 12 bölümden oluşan belgesel diziden:

"Doğu Karadeniz:Sisler Kovulunca" (1986)
"İç Anadolu I: Ozanlar ve Evler" (1987)
"İç Anadolu II: Erciyes'in Bereketi" (1987)
"Bati Karadeniz:Ağacın Türküsü" (1988)

Dünya Durdukça...Mimar Sinan: 1988 yılının Uluslararası Mimar Sinan Yılı ilan edilmesinden hareketle Mimar Sinan’ın hayatını ve eserlerini yansıtmayı amaçlayan 30'ar dakikalık 6 bölümden oluşan belgesel dizi (1988).

Mimar Sinan’ın Anıları: Mimar Sinan’ın anılarının yer aldığı "Tezkiret-ül-Bünyan" adli kitabi tanıtmayı amaçlayan 40 dakikalık belgesel film (1989).

Hüseyin Anka ile Sinan’ı Yeniden Yorumlamak: Mimar Sinan’ın doğumunun 500.yıldönümüne rastlayan 1990 yılı için hazırlanan 40 dakikalık bu belgeselde, Mimar Sinan’ın ilk heykelini yapan Hüseyin Anka, son verilerin ışığında yeni bir yontu çalışmasıyla Mimar Sinan’ı yeniden yorumluyor.(1990)

Topkapı Sarayı: Topkapı Sarayını anlatan her biri 20-25 dakika süreli 7 bölümlük bu belgesel dizide; sarayın, Fatih Sultan Mehmet ile başlayan ve günümüze dek uzanan, tarihsel, siyasal ve kültürel işlevleri, saray yaşamının çarpıcı örnekleri içinde yansıtılmaktadır (1991).

Ayasofya: 28 dakika süreli Ayasofya Belgeseli'nde, dünya mimarlık tarihinin en büyük anıtlarından biri olan Ayasofya’nın, 4.yüzyıldan günümüze uzanan tarihi, kültürel ve siyasal geçmişi, görkemli mimari yapısı ile iç-içe anlatılmaktadır (1991).

Altın Kent İstanbul: 20 dakika süreli Altın Kent İstanbul belgeseli, 1996 yılında İstanbul’da düzenlenen, Uluslararası Habitat II etkinlikleri kapsamında gösterilmek üzere hazırlanmıştır. Bu filmde "İstanbul’un taşı toprağı altın" fikrinden hareketle, altının, geçmişte ve günümüzde İstanbul’un ekonomik, siyasal ve sosyal yaşamındaki önemi vurgulanmaktadır (1996/Hakan Aytekin'le ortak yönetim).

Kıbrıs'da Bir Özgürlük Anıtı: Her biri bir saatlik üç bölümden oluşan ve Kıbrıs’ın siyasi tarihini anlatan belgesel TV dizisi. (1997)

Denktaş’ın Fotoğrafları: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın hayatini anlatan bir saatlik biyografik belgesel. (1997)

The Ten Colours of Asia Minör-A Film Production Guide to Turkey:
(Küçük Asya'nin On Rengi-Türkiye Film Yapim Kılavuzu)
Yabancı film yönetmenleri ile yapımcılarına yönelik İngilizce albüm-kitap. (Şubat 2000)



Suha Arın ı kısaca tanıtmaya çalıştıktan sonra 1968 yılında Yapı Kredi Bankasının Milano’da "MİFED" yarışmasına "Ebru " adlı belgeselle katılarak 12 ülke ve 138 film içinde artistik, turistik ve belgesel filmler kategorisinde dördüncülük ve liyakat ödülü alması da o zamanın nesnel koşullarında başarılarımızdan birisidir.

1968 yılında televizyonun da etkisiyle belgeseller konusunda çalışmalar yapılmış olsa bile dünya geneline baktığımızda dünya genelindeki gelişmelerin oldukça uzağında bir belgesel geçmişimiz olduğunu söyleyebiliriz.

Bunların nedenlerine girecek değilim. Asıl düşünülmesi gereken gerçekten adım başı belgesel çekiminin yapıldığı ülkemizde gerçek anlamda belgeselciliğin pek anlaşılmamış olmasıdır.

İyi yada kötü bu anlamda TRT Kurumuna sanırım bir teşekkür borçluyuz.

TRT Kurumu 1968 yılında yayına başlamış, ve o günden bu yana haber, eğitim, eğlence ve kültür içerikli programlara öncelik veren bir yayıncılık anlayışıyla yayınlarını sürdürmüş olsa bile Ankara TV Müdürlüğü bünyesinde bir Belgesel Programlar Müdürlüğü vardır.

TRT Belgesellerine ayrılan bütçeler tamamen belgeseller için kullanılır. Özel şirketlerin örneğin Kültür Bakanlığından aldıkları bütçeler ancak kısmen prodüksiyona harcanmakta geri kalan kısmı şirketler adına artırılabilmektedir.

TRT yayınların Anayasanın 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu,3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ve Avrupa Sınır ötesi Sözleşmesi gibi kanunlara uygun olarak yürütmek durumundadır.

Bu biçimiyle TRT fikri yapısını devletin ideolojisi ve söz konusu kanunlardan alır.

Sürekli değişen politikalara sahip ülkemizde bu var olan koşullar sebebiyle TRT den neler beklenip neler beklenmeyeceği tartışmaya açık gerçeğimizdir.

Buraya alamayacağım kadar çok belgesel arşivimiz var bu anlamda.

Çok daha önemlisi gerçekten "Belgesel Film nedir ?" konusunda bir belgesele ihtiyacımız var gibi gözükmesi.

Son zamanlarda Belgesel Film konusunda bir hayli iyi işler ortaya çıkmış olsa dahi Belgesel Film konusunda çağı pek yakalayamadığımızı söylemenin acısını duyuyorum.

sanem uçar

4 yorum:

  1. Emeğine sağlık,bilgilendirdiğin bu gariban Tahtacı Kız Fatma'nın bugününü merak ediyor.Tşkr

    YanıtlaSil
  2. Senin merakını gayet iyi anlıyorum, anlıyorum, ama demek geliyor içimden, ama sakın ola ki dizi yönetmenlerimizin aklına da bu soru gelivermesin!!!

    Hemen bir dizi yapıp, işin özünü ve gerçekleri yok edip bu düzene uygun bir hale getirebilirler. Hiç bir şey yaşanmamış ve yaşanmıyormuş gibi...

    "tahtacı fatma nın sonu!!!! az sonra, hatta birazdannnn" şeklindeki sesleri hayal ettim:)

    YanıtlaSil
  3. eee ben dizi yönetmeni Recep Halkboğan blogunuzu belki birşeyler bulup dizi yaparım diye takip ediyordum-sanırım beklediğim an geldi: nereden bulabilirim bu tahtalı kız Fatma'yı aceba..

    YanıtlaSil
  4. Bu çok iyi işte:)))))))))))

    Sayın Recep Halkboğan, halkımız size minnetar kalacaktır. Bu halk için yaptığınız buna benzer çalışmalar mutlaka hak ettiği yerlere gelecektir. Umarım hazırlayacağınız dizi her türlü ödülü silip süpürür.

    Siz mutlaka eseri bulursunuz bu konuda da size güvenim tamdır:))))

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır