15 Temmuz 2013 Pazartesi

Tatil Ne Güzel



Tatil harika bir şey...

Hele oldukça yoğun geçen günlerin ardından kendini sıfırlamak adına alışagelmiş tatil alışkanlıklarının çok ötesinde bir şeyler yapabilmek ayrı bir güzel. Evet şehire yakın, ama aynı zamanda şehirden uzak, orman içinde bir yerde kuş sesleriyle uyanmak pekte alışık olmadığımız bir durum olması sebebiyle bana inanılmaz keyifli geldi. Sesa Şile evleri işte tam da  böyle cennetten bir  köşe.

Ben yolculukların uzunluk ya da kısalıklarına bakmaksızın hayatımızda önemli bir yer tuttuğuna inananlardanım. Her yolculuk biraz değiştirir insanı.Kendi alışkanlıklarımızın dışına çıktığımız anda flu olan her şeyin bana göre netleştiği alanlardır yolculuklar. Hiç alışık olmadığımız başka bir yerde, hiç tanımadığımız yeni insanlar hayatımızı sorgulamamızda en önemli etkenlerden biridir.Yolculuklarımızda kendimizi ve alışkanlıklarımızı yanımızda taşımadığımız ölçüde önümüze açılan yeni pencereden dışarıya bakabilirsek alıştığımızın seslerin dışındaki sesler kendimize verebileceğimiz en güzel ödüldür.

Çok sevdiğim şair Edip Cansever bir yolculuğa çıkarken ; "Neler Almalıyım Yanıma" diye sormuş dizelerinde;

" şiir için: yılgı, sessizlik, yavaşlatılmış uyum

acı için: bir kandil, bir tütün kesesi, bir iskemle kırık- çocuklar kapı önlerinde otursunlar, oynasınlar yada-

düş için: kendini denizde sanan o bunak kaptan- gerekli çok-

şarkı için: kalmadı üstümde tek dize- ama- o dizelerin sesi var,
ilk ağızdan çıktıkları günkü gibi, pespembe renkleriyle-

zaman için: yer değiştiren gölge- yeterli-

mevsimler için: portakal, böğürtlen, ayçiçeği

aşk için: unutkanlık ya da
dikkatle kullanılan ve değiştirilebilen bir kaç anı

öfke için: marks, lenin, vb.

okumak için: dostoyevski, marquez, sait faik- başkaca kim olabilir düşünmeli-

şiirse, elbet
akdeniz şairleri.

keser, çivi, kerpeten
çanak çömlek
gerekli hepsi
bir kayık kıyıda
akşam serinliği, ürperti
ve sazlıkların orada
orada sazlıkların
bir sabah erken
güneş doğmadan daha
birden bire ikimiz
kötüler gibi bir şiiri
arar gibi kendimizde belli belirsiz."

Demiş. Nasıl da güzel anlatmış kendisini, hayallerini, umutlarını, umutsuzluklarını.....

ve sonra eklemiş;

“sahi
neler almalıyım yanıma
bir kapı açıldığında hemen
söylenen ilk sözler gibi
önceden pek düşünülmemiş
-düşlerde yaşayan belki- birkaç eşya.

demin yanımdan
ufacık bir kertenkele geçti
ve yitti birdenbire
gözlerimdeki kırmızı taşlar arasında

çocuğum kopar o gülü
geri ver ona sonra
güle
geri ver, geri ver!

ah düşsel yolculuk
bir sürü yolculuktan kalma.

güle sor sen en iyisi
dilini kanatmadan...

Benim yolculuğumda, benimle saklambaç oynayan bir güneş vardı. Bulutların arasından zaman zaman kendini gösterse bile ha yağdı ha yağacak şeklindeki gri bulutların arasından göz kırparken, gözünü kırpmadan bulutların şekillerini incelemek ve onları herhangi bir nesneye benzetmenin çocukluğumdan kalma oyunu.

Ne kadar çok unutmuşuz kendimizi.

Yemyeşil ağaçların arasından ıslık çalan rüzgar kendi melodisini fısıldarken en güzel müzik şölenini sunuyordu. Muhteşem bir orkestraydı doğa. Farklı seslerde şakıyan kuşların cıvıltılarının doğayla inanılmaz uyumunda ortaya çıkan armoni hiç bir bestecinin başaramayacağı bir yalınlıktaydı.

Bugün Pazar şiiri vardır ya Nazım ustanın;

Bugün pazar. 
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. 
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün 
Bu kadar benden uzak 
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak 
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum, 
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara, 
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben... 
Bahtiyarım..

İşte tıpkı bu şiirde olduğu gibi hemen herşeyi ilk defa gören ve anlamlandırmaya çalışan bir çocuk mutluluğuyla "neler bırakmalıyım?" dedim kendime döndüğümde...

Yemyeşil ormanların arasına, kuşların fısıltılarına yüklerimi boşalttım.

Kocaman bir sessizlik, ne güzelmiş...


2 yorum:

  1. ne güzel yazmışsın gene Sanem,,sağolasın)
    yükünü boşaltmak kolay gibi gözükse de ,bazen zorlanıyor insan,,yeni düşünceler yeni yükler..neyse ,,tatil güzel şey arkadaşım,sana yaramış,,yarasın ))

    YanıtlaSil
  2. Asla, yükünü boşaltmak kolay değildir canımcım, seninle hem fikirim. Her yeni oluşum gibi sancılıdır yükünü boşaltmak. Ama eğer taşımanın çok daha zor olduğunu biliyorsan başka bir sancıyı tercih etmek daha az zarar verici.Dışarıdan nasıl gözüküyoruz hiç bilmiyorum, kimse bilmez neredeyse çocukluğa dayanan bir geçmişimiz olduğunu. Var olan biz aslında çok fazla değişmedi, sadece gelişti. Göremediler, duyamadılar, algılayamadılar, anlayamadılar vs. vs..

    Yüklendikçe yüklendi yükler doğal olarak anlatmak adına . Bilirsin biz kendimizi göklere de çıkartmayız, hatalarımızla varlığımızı sürdürürüz ama hiç mütevazi olamayacağım yaşadıklarımızdan yola çıkarak keşke taşıdığımız yükün binde birini taşıyabilecek yürekleri olsa insanların. Biz taşırız da yükleri, gerektiğinde boşaltırızda...

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır