10 Eylül 2013 Salı

Mendilimde Kan Sesleri



Edip Cansever'i keşfettiğimde kaç yaşımdaydım hatırlamıyorum. Hatırladığım; o an aldığım haz. Alıştığım şiir biçimine benzemeyen yapısıyla bir anda beni sarıp sarmalaması. Ve bugün bile her defasında sanki ilk kez okuyormuşum gibi tüm ruhumu saran sıcaklık.

Türk Edebiyat tarihine II. Yeni diye geçecek yeni bir şiir anlayışının en usta kalemlerinden biri.

Türk şiirinin en yaratıcı ve özgün şairlerinden biridir. Kendine özgü bir şiir dili oluştururken şiirlerinde benzer temalar, yapı, dramatik özellikler ve özellikle hemen  her şiirinde rastladığımız dekorlar, imgeler kendine özgü şiir dilinin oluşmasını sağlarken  "Mendilimde Kan Sesler"i şiirini hep farklı bir yere koymuşumdur. Son zamanlarda sıklıkla aklıma gelen şiirlerden biridir.

Genellikle bireyi konu olan şiirlerinin dışında bir şiirdir  "Mendilimde Kan Sesleri".

İdeolojik bir yaklaşımın dışında bireyin gözüyle topluma bir bakıştır bu şiir. Nasıl da güzeldir ve aradan onca yıl geçmesine rağmen ülkemizde olup bitenlere baktığımızda değişmeyen bir yazgıyı belki de en iyi anlatan şiirlerden biridir.

Evet bugün de haykırarak sormak isterim;

"Ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?
Mendilimde kan sesleri."


Mendil kanamaya devam ediyor. Bitmiyor acılar ve sıkıntılar...

Çünkü bir bıçak gibi saplanmıştır tüm hücrelerimize.


 Mendilimde Kan Sesleri

Her yere yetişilir
Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla

Boynu bükük duruyorsam eğer
İçimden öyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet abim benim
İnsan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı işsizliktir
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
-- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
Cıgara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenberi
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da simdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
İstasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.

Edip Cansever

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır