9 Şubat 2010 Salı

Sanat üzerine varsayımlar 7



Bir şekilde hepimiz Godot’ u Beklerken sanatta kadın imgesinin kullanılması naif özelliklerin dışına doğru bir seyir izlemiştir. Ve bu seyir esnasında en fazla kullanılan olgulardan bir tanesi de "estetik" kavramıdır.

Gerçekten estetik öyle bir kaç cümleyle açıklanabilecek bir kavram değildir.Genel anlamda algılanan ve kabul gören şekliyle güzele yönelmedir.Ta ilk çağlardan itibaren estetik denilince güzele, yada iyiliğe doğru bu yönlenmede kadın en estetik yaratıklardandır.

Bu düşüncenin bir övgü mü yoksa yergi mi olduğunu henüz anlayamadım kendi adıma.Kadın mavi gezegendeki en estetik yaratıksa ve sanatta içinde estetik özellikleri barındırıyorsa en fazla kullanılan obje olması kaçınılmaz gibi gözüküyor:)

Sanat için böylesine estetik bir varlık; dünyada işlerin %66 sını yaparken dünya gelirinin % 10 nuna sahip olup, ülkemizde ve dünyada şiddete en fazla maruz kalan estetik bir yaratıktır ta aynı zamanda.

Asla meseleyi feminist bir söylem içersinde almak niyetinde değilim.Feministlerin doğru yaptığı işler olduğu kadar son derece yanlış işler yaptığına da inanıyorum ve daha da önemlisi beynin cinsiyetinin olmadığına inanan bir bakış açısıyla dünyaya bakıyorum.

Bir yerde bir yanlış var, söylenenler, yada kulağımıza fısıldananlar doğru değil. Sosyolojik bir temeli baz alarak mümkün olduğunca sosyolojik bir tartışmanın içine girmeden var olan sanat anlayışını irdelemekten öte bir şey değil yapmaya çalıştığım.

Ve bu anlamda Duchamp ı gayet iyi anlıyor ve destekliyorum.

Mavi gezegendeki estetik varlık sadece kadın değildir.Salt kadını estetik bulmak insana ve doğaya ihanet etmektir öncelikle.Bir konu da odaklaşmak bütünü parçalayıp birini ötekileştirmeye doğru yöneltmektir.

Ötekileştirdiğimizde, insana ait en doğal olgular,cinsellik gibi mesela, gerçek anlamdaki nü anlayışından ayrılarak basitleştirilen metalaştırılan duruma getiriliyor demektir.

Ayrıca dünyaya bir pencereden bakmak özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelir.Hemen hemen birbirinin aynısı ürünler ortaya koyarak yaratıcılığın ortadan kaldırılması ve insanın kendi kendini kısırlaştırmasıdır.

Gustave Courbet 1819-1877 yılları arasında yaşamış Fransız ressamlardan biridir.Gerçeklik akımının öncülerindendir. Sayısız eserleri olmakla birlikte son zamanlarında yaptığı resimler özellikle tartışma konusu olmuştur.Çünkü bu resimler nü nün dışında erotik hatta erotik ten öte pornografik bulunmuştur.

Tartışma yaratan en büyük eserlerinden biri Dünyanın Kökeni(L'origine du Monde) adını verdiği tablosudur.

Courbet - l'origine du monde

(Gustave Courbet/ L’origine du Monde)

Sergilenmesine izin verilmemiştir yaşadığı yıllarda.

Bu aşamada Duchamp 1966 yılında "Etant donnes" adlı tablosuyla Courbet in Dünyanın Kökeni tablosunu kendisine örnek alarak var olan tüm erkek egemen sanat anlayışına bir tepki gösterdi.

duchamp-etant-donnes-part-1946-66

(Duchamp /Etant donnes)

Bir delikten bakan kişinin gördüklerini betimliyordu tablo.Kadını sadece cinsel bir obje olarak gören ve onun etrafındaki diğer özellikleri görmemezlikten gelen düşünce yapısına bir eleştiriydi tablosu.

Evet, sanırım kadın kadar erkeklerinde buna benzer pozları olmuş olsaydı mavi gezegen Duchamp un bu eserini tanıyamayacaktı.

Sanatçı ; var olanın dışına çıkabilen, kulağına fısıldananlarla yetinmeyen, kendi çığlığını yada en azından kendi fısıltısını yayabilen kişi olmak zorundadır.Bu sebeple bu anın içindeyken dünü bildiği gibi geleceği de görebilen gözlere sahip olmalıdır.

sanem uçar

1 yorum:

  1. Görmekle bakmak arasında fark vardır derler ya,kesinlikle doğru bir cümle olduğu sanat üzerine varsayımlar bölümlerini okurken kesinlik kazanıyor.

    Her bölümde gözümden kaçan neler varmış meğer:) Ve bu kaçanlar aslında öylesine yakınmış ki, bu denli yakınken görememek, görmekle bakmak arasındaki farkı oluşturuyor benim için.

    Haklısınız en fazla kadın obje olarak kullanılıyor ve bu kadınlara övgü gibi algılanıyor üstelik. Eminim çoğu kişi sanatçılar da dahil olmak üzere farkında olmadan bu sisteme hizmet ettiklerinin farkında değiller. Herkes Picasso gibi açık sözlü olamaz:)

    Güzel kavramı da göreceli bir kavramdır. Sadece güzellikler sanatın içinde olmak zorunda değildir. Yaşam herşeyiyle bir bütünse sanatın içine de güzelliklerin dışındaki tüm kavramlar girmelidir.

    Hatta böyle bir ayrıma da gerek duymadan yaşama ait herşeyi katabilmeliyiz.

    ister istemez sağımızdan solumuzdan her yönden pompalanmaya çalışılan kavramlarla yaşam şekil alırken sanatın bir başkaldırı olması beklenirken buna hizmet etmesi düşünülmelidir.

    Cesursunuz Sanem hanım, bu yönde sizi kutlarım, çoğu kişi bu fotoğrafları koymaya cesaret edemezdi.

    Bundan sonraki bölümde ne olacak merak ediyorum:)

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır