24 Eylül 2010 Cuma

İki İnsan İki Sergi...




Bir kaç gün önce sevgili arkadaşım Merve ile bu blogta "sanat üzerine varsayımlar " başlıklı yazı dizisinin beşinci bölümünde anlatmaya çalıştığım Gunther Von Hagens in İstanbul Modern Sanatlar Müzesindeki sergisindeydim.

İsteyenler daha detaylı bilgiye ulaşmak için bu linki tıklayabilir;


Sanat Üzerine Varsayımlar5


Gunther Von Hagens ı ve yapmaya çalıştıklarını daha önceden anlatmaya çalıştığım için ben bu sergiyle ilgili düşüncelerimi, serginin bendeki izdüşümü üzerinde durmak istiyorum.

Öncelikle söylemeliyim ki, olağanüstü bir iş başarmış Gunther Von Hagens . Yaptıkları asla küçümsenecek, yada red edilebilecek şeyler değil. Büyük bir sabır ve özveri isteyen bir iş aynı zamanda.

Hepimiz için yaşamdaki en büyük gerçeğimiz; doğum ve ölümdür...

Doğduğumuz andan itibaren ölüm bize herşeyden çok yakınken, hayatımızda çoğunlukla aklımıza getirmediğimiz ölüm olgusunu öylesine net bir gözle görüyorsunuz ki...

Ölüme dokunabiliyorsunuz..

Ve doğal olarak belki çoğunluk için ürkütücü olabilecek bu olgunun gerçeğinde ve doğallığında ölümle böylesine göz temasında olabilmek ise sarsıcı.

Aynı zamanda evrenin büyüklüğü karşısında da bir kez daha dehşete düşüyorsunuz. Hayatımızda çoğunlukla karşımızdaki kişiyi cezbedebilmek için kullandığımız bedenimizin salt çıplak hali giydiğimiz her elbiseden, süründüğümüz her kokudan, boyadan çok daha olağanüstü.

Hemen girişte tüm bedenimizin doğal giysisi "derimiz" ustaca bedenden sıyrılmış bir halde , plastinasyon yapılmış bir kişinin eline tutuşturulmuş haliyle size tokat gibi çarpıyor.

"İşte biz buyuz gerçekte"diyorsunuz....

Yaptığı her çalışmanın röportajlarında belirttiği gibi ölümle yüzleşmemize hizmet ettiğine inanıyorum.

Daha da ileriye giderek; kim olduğumuzla ve ne olduğumuzla ilgili ip uçlarını yakalayabileceğimiz bir sergi de aynı zamanda.

İstanbul luların atlamaması gereken bir sergi... Hatta daha ileri bir boyuta giderek madem ki şu anda bu sergi Türkiye de diyorum, İstanbul dışındakilerinde ziyaret etmesi gerektiğini vurguluyorum.

Varlığını bildiğim hatta hakkında yazı yazdığım bir kişi ve eserleriyle ilgili olarak bu kadar sarsılabileceğimi düşünmüyordum. Ama görmek çok farklı gerçekten.

Sevgili arkadaşımla karışık duygular içersindeyken bir mola veriyoruz ve her zaman ki gibi kahvelerimizi yudumladıktan sonra sergi gezintimize Hüseyin Çağlayan la devam ediyoruz.

Hüseyin Çağlayan



Hüseyin Çağlayan 1970 Lefkoşe doğumlu bir tasarım sanatçısı.Onu sadece moda tasarımcısı diye nitelemek gerçekten ayıp olur diye düşünüyorum.Endüstriyel anlamda çok farklı dizaynları olduğunu görüyoruz ikinci sergimizde.

Gerçi moda anlamında tasarladıkları da son derece ilginç ve gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken tasarımlar.



Bana göre çağdaş sanatın ve modanın önde gelen temsilcilerinden.

Bu sergisi 1994-2010 yılları arasında ürettiği moda kolleksiyonları ve diğer çalışmalarını kapsıyor. Sergide, mimari, felsefe, bilim, tarih, antropoloji, biyoloji ve teknolojiden esinlenilmiş eserler gözünüze çarpıyor.



İlk defa hayatımda moda olgusuna bir keşif gözüyle bakmamı sağlıyor Hüseyin Çağlayan.Çünkü yapıtlarına baktığınız zaman var olan tüm nesnel koşulların yarattığı ekonomik, sosyal gerçekliklerin felsefik bir şekilde kavramsal olarak gözümüzün önünde olmasıyla sonuçlanan nesnelere bakıyorsunuz.

Büyüleyici....



Bu sergiyi onun cümleleriyle sonlandırayım;

"Türkiye’de böyle bir sergi açmanın benim için en heyecan verici tarafı, genç kuşakla diyalog kurup, onları etkileyebilecek ve aynı zamanda bir çok farklı disiplinden, farklı dünyalardan gelebilecek insanların ilgisini çekebilecek olması.

Bu ülkenin nüfusunun büyük bölümü gençlerden oluşuyor ve bu serginin onlara esin kaynağı olmasından büyük mutluluk duyarım.
Böylece buradaki insanlar ilk kez bir çatı altında benim dünyamı görme şansı bulacak.

Daha önce video çalışmalarım sergilenmişti ama bu kez enstalasyon olarak sunulan giysilerimin görülmeye değer olduğunu düşünüyorum”


Evet gidilip görülmesi gereken bir sergi bu aynı zamanda.Cesur düşünceleri, eleştirel bakış açısıyla önemli bir isim...



sanem uçar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır