27 Ekim 2010 Çarşamba

Fazıl Say 'ı anlamak yada anlamamak-5




Ben "arabesk" denildiğinde kafaların karışık olduğuna inanıyorum. Ülkemizde 60 lı yıllarda ortaya çıkan ve yaklaşık 20 yıl gibi uzun süre 80 li yıllara gelene dek fırtına gibi kendini hissettiren bu müzik, 80 li yıllarda bir şekilde pop müzikle ile kaynaşarak farklı bir şekil aldı.

Arabesk müziğin ortaya çıkmasındaki nesnel koşullar her zaman tartışıldı. Sosyolojik bir gerçeklikti ve ülkemizdeki sosyologlar köyden kente göç ile başlayan bu süreci bir şekilde bilimsel olarak ortaya koyarken, bu sosyolojik gelişmenin bir üst yapı kuruluşu olan müziğe yansımasındaki tespitleri doğru olarak ,ne yazık ki ,ne o zaman, ne de şimdi yapamadılar.

Doğru olarak bilimsel bir gerçeklikle tanımlanamayan bu durum müzikte kafaların hâlâ karışık olmasını sağlamaktadır.

Arabesk müziğin ilk ortaya çıktığı dönemlerde özellikle müzikle ilgili kişiler ve aydın sınıfı ortada yankılan bu sesleri çok rahatsız edici buldular. Ve müzik adına bir şey ifade etmemesi üzerine yoğunlaştılar. Kendimize ait müziksel özellikleri içermeyen, genelde Arap müziğine ait bir çok müziksel özellikleri içinde barındıran bu müziği ilkel olarak değerlendirip, yoz olarak nitelediler. Ve sonuç olarak ortaya çıkan bu müziği aşağılama adına "arabesk" olarak isimlendirdiler.

Arabesk müziğin gelişimi olarak ele alacağım sonraki bölümlerde bu aydın ve müzisyen kişilerimizin aslında yanıldıklarını çok daha açık bir şekilde ortaya koyacağım. Haklı oldukları taraf olmakla birlikte 60 lı yıllarda bir şekilde varlığını ortaya koymaya çalışan bu müzik türü hem Türk Halk Müziği, hemde Türk Sanat Müziği olmak üzere bizim kendi müziklerimizin kaynağından, kendi müzisyenlerimizin elleriyle ortaya çıkmıştır.

Ekonomik anlamda bir çok sorunun yaşandığı dönemde herşeye rağmen kentlere gelerek yaşam bulmaya çalışan yine bizim halkımızın , yabancısı olunmayacak bu halkın, beraberinde getirdiği kültür ile yabancısı olduğu bir kültür karşısında kendisini ifade etme aracıdır.

Bir şekilde kimlik arayışındaki insanların kendi kendilerine çözüm bulduğu dışavurum şeklidir.

Arabesk sanatçı olarak tanıdığımız Orhan Gencebaylar, Hakkı Bulutlar vs. ler sonraki aşamalarının ürünleridir.

Doğal olarak dünyanın neresine giderseniz gidin halkın bir şekilde kendini ifade etmek amacıyla kullandığı söylem biçimlerinden biri olan müziği aşağılık olarak nitelemek gerçekten tartışılması gereken bir şeydir. Daha önce söylediğim gibi; Arabesk müziğin oluşumunu sağlayan nesnel koşullara karşı olabilirsiniz ama bu koşulda arabesk müziğe karşı olmak boşa kürek çekmekle doğru orantılıdır.

Çünkü her müzik ; nesnel koşulların varlığında bu koşulların sonucunu yansıtır.

Eğer salt müzik olarak arabesk i tartışacaksak size bir melodi dinletmek istiyorum;



Evet, dinlediğiniz parça Johann Friedrich Franz Burgmüller in Arap etkisiyle yazdığı Klasik Batı Müziğinden bir eserdir. 1806-1847 yılları arasında yaşamış bu Alman besteci ve piyanist, Arap müziğine ilişkin özellikleri bu eserinde müziklemiştir. Bugün tartıştığımız konunun çok dışında bir ulusa ait müziksel özellikleri kendi müziğinde kullanması hiç yadırgayıcı gelmiyor bizlere.

O halde salt Arap etkisi diye bir müziği küçümserken eksik, yada yanlış bir şeyler yapıyoruz sanki...

Yine bir müzik dinlemeye ne dersiniz?

Lisa Gerard-Shadow Magnet



Lisa Gerard bu topraklarda yaşayan köyden kente göç etmiş arabesk müzik sanatçısı değildir:) Ama bu eserini dinlerken, arabesk diye ret ettiğimiz ve aşağıladığımız müzik türüne çok benzer müziği dinlerken saygı bile duyar benim bazı aydın kişilerim yada müzisyenlerim.

Dünyanın hemen her yerinde her müzisyen başka uluslara ait özellikleri kendi müziklerinde kullanır. Bunu yaparken müziğin evrenselliğinde bir bakış açısını ortaya koyarken, tıkanmış olan müzik sektörü için özellikle etnik kökenli müziklerin bir çıkış noktası olmasının gerçeği de vardır.

Bu anlamda en ilgi çekici sanatçılardan biride Kronos Quartettir.

Hadi onları da dinleyelim, hiç yabancılık çekmeyeceğiz;


Kronos Quartet-Asha Bhosle-Piya Tu Ab To Aaja



Ben asla arabesk müzik dinlemem diyerek arabesk müziği bir şekilde ret eden çoğu kişinin, evrensellik adına arabesk müziğin farklı varyasyonlarını dinlediği de ayrı bir gerçeğimizdir.

Bu yabancı sanatçıların kendi arabeskleri hiç bir sakınca oluşturmaz. Çünkü yaptıkları işin içinde müzik adına yapılan bir işleyiş vardır. Ve yine kendilerine ait bir kültürü hiçe sayıp, kendi kültürlerinin müziklerini yok edici bir çalışma değildir elbette yaptıkları...

Bu sebeple bu konuda neye karşı olduğumuzu bilmeden arabesk, arabesk müzik konusunda yapılan her türlü tartışmayı biraz eksik buluyorum.

Yurt dışından arabesk müzik örnekleriyle sizi başbaşa bırakacağım. Bundan sonraki bölümlerde Fazıl Say ın bu anlamda ne demek istediğini masaya yatırmaya başlayalım isterseniz...


Haig Yazdjian-Amalur



sanem uçar

2 yorum:

  1. yazmıyorsunuz
    iyi olduğunuzu ummak istiyorum
    işimdeki yoğunluk beni yormuş olmalı
    bir kaç kelimeyle susmayı tercih ettim bu gün.
    unutkanlığım şarapsız bıraktı bu gece beni
    susamak gibi
    bir iki kadeh içmesem uykum gelmiyor
    saat üç'e yaklaşıyor
    insanlar solgun çiçekler gibiler
    garip ama bütün gün bunu düşündüm
    belki de bir yerlerde okuduğum sözcükler hafızam da bana oyun oynuyorlardı
    artık yazmıyorsunuz
    iyi olmanızı umuyorum
    evimin önündeki küçük bahçenin kuruyan çiçeklerinden kalanları topladım akşam üstü
    daha bir kaç hafta önce nasılda mutluydular
    ölümü bizden önce tanıyorlar
    hissediyorlarmıdır dersiniz
    yeni bir romana başladım
    aslında çok uzun betimlemelerden hoşlanmıyorum
    diyalogları daha kısa kitapları seviyorum
    bu acelecilik niçin diye sora bilirsiniz
    uzaklığı sevemedim bir türlü
    ondandır belki
    bilmiyorum
    uykum yok
    şarap almayı unutmuşum
    genelde dolapta her zaman bir iki şişe yemekler için biram olurdu fakat maalesef o da kalmamış
    buraları görmenizi isterdim
    nehrimiz ve kırlarımız hakkında neler düşündüğünüzü sorardım size
    asmacılık yapılır mesela yaşadığım köyde
    yaprak toplama zamanı geldimi çoluk çocuk telis heybelerini alıp bahçelere koşarlar hep birlikte
    geçen hafta akciğerimi kötü üşütmüşüm
    bronşit olduğumu söyledi doktorum
    hatta biraz da kızdı bana çocukmuşum gibi
    o da insanların kayıtsızlığından şikayetçi
    ihmalkarlıklarımızı mesleğine ihanet gibi görüyormuş
    gülümsedim
    bu defa da gülümsediğim için azarladı beni
    yazmıyorsunuz
    belki de yoğunsunuzdur ve vakit ayıramıyorsunuzdur sayfanıza
    garip
    sanki karşımda siz varmış gibi
    siz susuyor ve ben sürekli konuşuyormuşum gibi hissettim birden
    özür dilerim
    beni affedin lütfen
    yarın tatil günüm
    bahçeye yeni meyva fidanları dikecem
    birine sizin adınızı vermek istiyorum
    mesela kiraz fidanına
    kimbilir ara sıra su verirken tıpkı sizin sevdiğiniz gibi bir kaç kuble şarkı sözü de mırıldana bilirim
    size söz veriyorum
    ben adınızı taşıyan fidana iyi bakacam
    hatta ona sizin sevdiğiniz şarkıları söyleyecem
    sizde bana söz vereceksiniz
    kendinize iyi bakacağınıza dair
    ve tabiki yazmanızı bekliyor olacam
    keşke hiç olmazsa bir kadeh şarabım olsaydı bu gece
    böylelikle bu ayık adamın tüm bu saçmalıklarını okumak zorunda kalmazdınız
    çoktan uyumuş olurdum
    tıpkı sizin gibi
    size tatlı rüyalar diliyorum sevgili Sanem

    sevgilerimle

    Ahmet

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Ahmet,

    Bilgisayarın başına oturup klavyeye dokunmaya başladığımda kendiliğinden dökülür tüm kelimeler. Hiç bir yazımda kurmaca yoktur, hepsi beynimin kıvrımlarında şairin dediği gibi; Yaşadıklarımdan öğrendiklerimdir....

    Zaman zaman insan yazdıklarından sorumludur diye düşünürüm.Tabikii kendimi bir edebiyatçı konumuna asla sokmadım, sokmayacağım da ama kelimeler cümlelere ve paragraflara dönüşüp bir şekilde yazı olduğunda yazdığın tüm düşencelerden ve duygulardan sorumlusundur.

    Hele bir de bir konu hakkında bilgi vermeye kalkışıyorsan, ne kadar işin içinde biri olsan da daha dikkatli davranmak zorundasın.

    İnternetteki çoğu bilgileri yanlış bilgiler olarak görüyorum.Elimden geldiğince kaynak kişilerle daha doğru bilgilere ulaşabilmek adına araştırma yapmak, okumak, soru sormak, gelen bilgileri karşılaştırmak gibi bir araştırma safasındayım.

    En azından bildiklerimin ne kadar doğru olduğunu kendime ispatlamadan , laf olsun torba dolsun misali bir şey yapmak istemiyorum.

    Bu konu gerçekten çok hassas bir konu. Hepimizin el birliğiyle getirdiği bir noktadayız. Çoğumuzun gözü kör, kulakları sağır sadece.

    Açıkcası durmuş gibi gözüksemde, benim tarafımda sürekli bir hareket var, yazıya da dönüşecek tabikii:)

    Bir dikili ağacım bile yok demeyeceğim bundan sonra:) Kiraz ağıcım olursa sevinirim. Kiraz ağaçlarının baharda etrafa yaydığı güzellik muhteşemdir. Şimdiden teşekkür ederim.

    Tekrar teşekkür ediyorum, etrafa bir dosttan gelen merhabanın ve güzel cümlelerinin mutluluğu yayıldı...

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır