23 Ocak 2011 Pazar

A Single Man



Şu kış aylarının insanı canından bezdiren grip hastalığıyla uğraşmaktan canım çıkmışken, bu hastalığın insanı eve bağlayan özelliğini kullanmaya karar verdim.

Genelde evde olmaktan mutluluk duyan ben için zorunlu bir şekilde evde olmanın keyfini sürmeliydim. Okuyacak kitaplarımı öncelikle bir sıraladım. Ancak bu hastalık insanın her tarafını ağrıttığından piyano çalarken yanımızda oturan sayfa çeviricisi gibi bir kişi olmuş olsa kitap okumak keyfe dönüşecekti ama okumak değil, sayfaları çevirmek zor geldiğinden bu işi yarıda bırakmak zorunda kaldım.

En iyisi sinema sanatının içine dalmaktı.

Seyredecek o kadar çok film var ki, içlerinden birini seçtim.

A Single Man....



Tüm eleştirmenler ve izleyiciler tarafından bayağı övgüler ve ödüller almış bir film.Ünlü moda tasarımcısı Tom Ford yönetmiş filmi.

Yönetmen: Tom Ford
Tür: Drama
Ülke: USA
Dil: English,Spanish
Puan: 8.0/10
Süre: 101 min | Canada:99 min
Ödüller: Nominated for Oscar. Another 11 wins & 24 nominations
Oyuncular (ilk 5): Colin Firth, Julianne Moore, Nicholas Hoult, Matthew Goode, Jon Kortajarena

Konu;

1960'larda Amerikada yaşayan İngiliz bir profesor’un 16 yıllık partneri Jim’in ölümünden sonra girdiği bunalımla birlikte onun bir gününü anlatan bir film.

Sevgili profösör bu bunalım içersindeyken intihar etmeye de karar verir. Sevgilisinin ölümünden sonra geçirilecek zamanın bir anlamı yoktur.



Genelde intihar sahneleri son derece gerilimli ve dramatik bir bakış açısıyla sunulurken bu filmde profösörün kendini öldürmek için girişimini tebessümle izliyorsunuz. Öylesine titiz bir insan ki profösörümüz, ölümününde aynı titizlikte olmasını beklerken pozisyonunu asla beğenmeyen davranışlarıyla insanı gülümsetiyor.

Hatta daha ileriye gidip, yaşamın her türlü monotonluğuna rağmen hala devam ediyor olmasının gerçeğini de düşünmemizi sağlıyor.

Günümüzde dahi çok hoş karşılanmayan eşcinsel ilişkiyi, özellikle 60 lı yıllarda yaşamak zorunda kalan profösörümüzün hayatını buram buram eşcinsellik kokmayan yanıyla vermeye çalışması da ciddiye alınması gereken bir şey diye düşünüyorum.

Filmin görselliğine hayran kaldığımı itiraf etmeliyim. Tüm sahneler özenle seçilmiş bir görsel mekan içersinde sunuluyor.Tüm sahnelerde insanı etkileyen sanatsal tarafı ağır basan görsellikler hakim.

Bir müzik eğitimcisi olarak filmlerde seçilen müzikler kuşkusuz benim için çok önemlidir. Ve bu film de gerçekten müzikler olağanüstü bir seçicilikle seçilmiş. Muhteşem....

Filmden bir müzik dinleyelim;



Filmde bazı sahnelerdeki diyaloglar genel anlamda hepimizin aklından geçtiği cevabını bilmek istediğimiz soruları içermekte. Yukardan bakan bilgiç bir edanın dışında son derece içtenlikle verilmeye çalışılan yanıtlarla iyi bir sorgulamada yapılmış filmde.

Yaşam yaşanılmak zorunda kaldığımızda insana acı verebilir.Onu yaşanılır kılan nedir pekii?

Umarım cevabı buluruz....




sanem uçar

2 yorum:

  1. selahaddin kem24 Ocak 2011 01:38

    Bilgi vermek, bir konu da düşünmeyi sağlamak ve bunu yaparken içten geldiği gibi davranmak, konuşurcasına yazmak bu olsa gerek.

    Filmi izlemedim ama merak uyandıran nefis anlatımınızla izleme zamanıdır.

    Selahaddin Kem

    YanıtlaSil
  2. filmden bir replik;
    "Aslında yaşamı katlanır kılan tek şey, bir insanla gerçekten bağlantı kurabildiğin o bir kaç ufak an oluyor..."

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır