11 Mayıs 2011 Çarşamba

Charles Bukowski


Etki Ve Tepki

En iyilerimizin sonu genellikle kendi ellerinden olur
sırf uzaklaşmak için,
ve geride kalanlar
birinin onlardan
uzaklaşmayı neden isteyebileceğini
bir türlü tam olarak anlayamazlar.

16 Ağustos 1920 tarihinde Almanya Andernach'da dünyaya geldi. Babası Polonya asıllı bir Amerikalıydı, annesi ise terzilikle uğraşan bir Alman. Çok küçük yaştayken Amerika'ya taşınan aile 1929 krizi nedeniyle babasının çoğunlukla işsiz kalması sebebiyle olumsuz koşullarda hatta şiddet görerek bir çocukluk dönemi geçirmiştir.

Bu olumsuz koşullar çocukken oldukça sessiz olan Bukowski'yi zaman zaman taşkınlık noktasına da getiriyor ve kendisinden hiç beklenmeyen kabadayılıklar göstermesine sebep oluyordu.

Çocukluk günlerinde dahi bilinen anlamdaki Bukowski tavırlarını gösterdiğini bilmekteyiz.

Belkide çağımızda en fazla tartışılan edebiyatçılardan bir tanesidir. Yazılarındaki konulara ve kahramanlara baktığımız zaman genellikle toplum dışına itilmiş kişilikleri görmekteyiz. Bu kişilerin garip ve depresyonlu halleri yazdıklarının kaynağını oluşturur.

Bütün Bildiğim

bütün bildiğim şu: kuzgunlar ağzımı öpüyorlar,
damarlar arapsaçına dönmüş burada,
denizse kan denizi.

bütün bildiğim şu: eller uzanıyor,
gözlerim kapalı, kulaklarım kapalı,
çığlığımı geri çeviriyor gökyüzü.

bütün bildiğim şu: burun deliklerimden hayaller damlıyor
bize tur bindiriyor tazılar, deliler gülmekten katılıyor,
tıkırdayarak ayırıyor saat ölenleri.

bütün bildiğim şu: ayaklarım kederdir burada,
zambaklar kadar etmiyor sözcüklerim, pıhtılaşıyor şimdi:
kuzgunlar ağzımı öpüyorlar.


Bukowski nin yazılarına baktığımız zaman insanlık tarihi içersinde güzel ve doğru kavramının yüzyıllar boyunca tartışılmaya devam edeceği gerçeğini beraberinde getirir.

Bazı felsefecilere göre mutlak güzellik ve doğruluk yoktur düşüncesinin bir ispatı gibidir yazıları. İnsana ait yüceltilmeye çalışılan bir çok özelliğin dışında insana ait basit ve ilkel davranış ve güdüleri ortaya koyan bir edebiyatçıdır.

Ben her edebiyatçının kendini yansıttığını düşündüğümden Bukowski nin yazılarındaki küfürlerin, aşağılık durumların, insana yakışmadığını savunduğumuz çoğu olguların gerçeğinde insanın diğer yüzünü görürüm. Ve Bukowski' yi cesaretinden dolayı bu anlamda kutlarım.

İçimizde ilkellik ve kötülüklerle ilgili bir çok şeyin var olduğu, eserlerine olan taleple doğru orantılıdır diye düşünüyorum. Neredeyse en çok aranan edebiyatçılardandır.

24 yaşındayken ilk kısa öyküsü yayımlandı. Bunu diğer kısa öyküleri almış olsa da çok uzun bir süre yaklaşık 10 yıl hiç bir şey yazmadan yaşamını aylaklıkla sürdürmeye devam etti. Bu süre içersinde sürekli gezdiğini, kısa vadeli işlerde çalıştığını ve doğal olarak son derece pejmurde bir şekilde yaşamına devam ettiği bilinmektedir.

Açıkcası yaşamı hiç bir zaman alışılmış bir düzen içersinde seyir etmediği gibi son derece ilkel davranışları da içinde barındırmasına rağmen oldukça ilgi görüyor ve seviliyordu.

Eserleri;

-Kadınlar
-Sıcak Su Müziği
-Bir Tek Ben miyim Böyle Yaşayan
-Dünyevi Şiirlerin Son Gecesi (2 Cilt)
-Kapalı Bir Kapıdır Cehennem
-Gülün Gölgesinde
-Postane (roman)
-Pis Moruğun Notları
-Sevimli Bir Aşk Hikayesi
-Sıradan Delilik Öyküleri
-Kendimizde Açtığımız Yaralar
-Sarhoş Çal Piyanoyu, Vurmalı Çalgı Gibi, Parmaklar Biraz Kanamaya Başlayana Dek
-Pansiyon Manzumeleri
-Gece Çılgın Ayak Sesleriyle Yırtıldı
-Ölüler Böyle Sever
-Shakespeare Bunu Asla Yapmazdı
-Güneşe Uzan
-En Kısa Andır Mucize
-Güneş İşte Burdayım
-Kimse Bilmez Ne Çektiğimi
-Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi
-Pulp
-Factotum
-Ekmek Arası
-Kaybedenin Önde Gideni
- Bana Aşkını Getir
-En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür
-Hollywood

Bu eserlerinde geçen öykülerin büyük bir kısmının kendi yaşantısından kesitler olduğunu savunanlar olduğu giibi bunun kurgu olduğunu düşünenlerde vardır. Kurgu veya değil, bildiğim çoğunluk tarafından sevilen bir edebiyatçı olduğudur.

Edebiyatçı yanının dışında oldukça ilginç çizgileri ve resimleri de vardır. Karikatür olarak değerlendireceğimiz çizgilerin dışında yaptığı resimler bu anlamda da hiç yabana atılmayacak resimlerdir.

Söylemleri ve yaşam tarzıyla en ilginç edebiyatçıların başında olan Bukowski 9 mart 1994 yılında ölmüştür. Mezar taşı tamamiyle kendini yansıtan bir cümleden oluşmuştur. "Don't Try" yazan mezar taşında kendisini bir şekilde ziyarete gelenlerin dua etmesini istemediğinden böyle bir yazıyı vasiyet ettiği bilinmektedir.

buk mezar

Bukowski'nin bazı resim ve şiirleri;



Kızlar

beş yıldır
aynı
lamba siperliğine
bakıp duruyorum
üzerinde bir tür
bakar tozu birikti
ve buraya gelen kızlar
temizlemeyecek kadar
meşguller

ama önemi yok
zaten ben de
şu ana dek
farkedemeyecek kadar
meşguldum

ışığın
beş yıllık
toz nedeniyle
iyi aydınlatmadığını






Güneşin Yüzü

güneşin yüzü denli muhteşemdir boğalar
ve bayat kalabalıklar için öldürseler de onları,
boğadır ateşi yakan,
her ne kadar korkak boğalar da varsa
korkak matadorlar ve korkak erkekler gibi,
genel olarak boğa saftır
ve saf ölür
sembollerden, hiziplerden ya da sahte aşklardan uzak,
ve onu sürükleyip götürdüklerinde
ölen bir şey olmaz,
bir şey geçmiştir
ve neticede kokuşmus olan,
dünyanın kendisidir.



Bir Dahiye Rastladım

bugün trende
bir dahiye rastladım
5-6 yaşlarında,
yanıma oturdu
ve tren kıyı boyunca
ilerlerken
okyanusa geldik
sonra bana bakıp
hiç de güzel değilmiş,
dedi.

bunu ilk defa
o gün
farkettim.



sanem uçar

4 yorum:

  1. harika. blogunuz çok güzel. bayıldım.

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. Orada bir boksör sembolü var ve yaşamla ilgili bir mücadeleden bahsediyor olabilir ve kendi yaşamayı bir çok kez denediği için bizlere yaşamayı cabalamayin diye bir vasiyette bulundu diye yorumlamıştım ben.
      Blogunuz saygı duyulasi başarılar :)

      Sil
  3. Tüm kitapları okunası bir yazar. Başlangıç olarak ekmek arası kitabı daha uygun. Şiirleri de harika.

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır