2 Haziran 2011 Perşembe

Ahmet Arif





21 Nisan 1927 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Ahmet Arif sanırım hepimizin şiir geçmişinde yer alan önemli isimlerden biridir. Şiirlerindeki olağanüstü lirizmle gelecek günlerimizde de baş tacı şairlerimizden olacaktır diye düşünüyorum.

1927 yılında başlayan yaşam serüveni 2 Haziran 1991 de noktalanmıştır.

Bugün Ahmet Arif' in ölüm yıldönümü.

Tüm günüm onun Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiir kitabından şiirler okumakla geçti. Her okuyuşumda ilk okuduğum andaki tadı aldığım ender şairlerimizden. Hatta ona ve şiirlerine duyduğum hayranlık gün be gün artmakta da üstelik. Nasıl güzel bir dili var, belkide Türkçe'yi en iyi kullanan şairlerimizden.

Tüm şiirleri benim için unutulmazdır. Bir çok yönüyle ayrı bir yerde tuttuğum bu şair şiirlerinde anlamsız imgelerden olabildiğince kaçmıştır. Ve onun imgeleri kendine özgü farklı vuruculukta duygusal ve düşünsel anlamda gerçekliği içinde barındıran imgelerdir. Bu sebeple her şiiri son derece çarpıcıdır benim için.

Dünyaya baktığı pencere siyasi kimliğiyle öylesine ince bir noktada birleşmiştir ki aynı görüşü paylaşmayan insanların dahi bunların dizeleşmiş halinden etkileneceğini düşünmekteyim.

Yine çok sevdiğim şairlerimizden Gülten Akın'ın onu çok iyi ortaya koyan cümlelerini paylaşmak istiyorum;

"Ahmet Arif'in şiirine, umudun, inceliğin, korkusuzluğun şiiri demişler. Ekleyeceğim; Onun şiiri, onurun ve alçakgönüllülüğün, derinliğin ve yalınlığın şiiridir"....

Gerçekten Ahmet Arif'i ve şiirlerinin özelliklerini daha iyi anlayabilmek için Ahmet Oktay'ın Karanfil ve Pranga adlı çalışmasını okumanızı önerebilirim.

Şiirleri en fazla bestelenen şairlerimizdendir. Bu anlamda kendime göre bir düşünceyle şiirlerin bestelenmesine karşı olmakla beraber belkide şiirlerin tanıtılması ve yayılması anlamında bir katkı sağlayabileceğini de ret etmeyerek Cem Karaca'nın bir bestesini almak istiyorum;




UNUTAMADIĞIM

Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı-berrak.
Yenerdim acıları,kahpelikleri...

Gitmek
Gözlerinde gitmek sürgüne
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?

"To be or not to be" değil.
"Cogito ergo sum" hiç değil...
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.

İçmek,
Gözlerinde içmek ay ışığını,
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına
Gözlerin hani?

Diyarbakır Lisesinden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okuyan Ahmet Arif 1940-1955 yılları arassında değişik dergilerde şiirlerini yayınladı.

Şiirlerini yazarken o dönemler egemen olan garip akımına hiç öykünmeden kendi dilini bulan Ahmet Arif gerçekten şiirleriyle Türk Edebiyatının zenginleşmesinde katkıda bulunan şairlerdendir.

Kendi sesinden Suskun şiiri...



HANİ KURŞUN SIKSAN GEÇMEZ GECEDEN

Yiğit harmanları, yığınaklar,
Kurulmuş çetin dağlarında vatanların.
Dize getirilmiş haydutlar,
Hayınlar, amana gelmiş,
Yetim hakkı sorulmuş,
Hesap görülmüş.
Demdir bu...

Demdir,
Derya dibinde yangınlar,
Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs...
Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde,
Çelik kadavrası korugan'ların.
Ölünmüş, canım,ölünmüş
Murad alınmış...

Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe,
Doyasıya sevişmeğe,yemeğe...
Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri,
Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.

İçim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıçağı,kınsız,uyanık,
Ve genç bir mısradır
Filinta endam...
Neden, neden alnındaki yıkkınlık,
Bakışlarındaki öldüren buğu?
Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri...
Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan,
Dost, düşman söz eder kendi kavlince,
Kınanmak, yiğit başına.
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...

Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...

Onu anlatmaya gerek yok.

Okunmalı ....

Her zaman okunacak şairlerimizden biri olan bu büyük ustanın önünde saygıyla eğiliyorum

sanem uçar

1 yorum:

  1. Cesareti söylüyor Ahmed Arif. Yiğitliği.
    Bir pınar gibi, bir yeraltı suyu gibi, bir tipi gibi.

    «Dostuna yarasını gösterir gibi».

    Yücelerde yıllanmış katar katar karın içinde yürüyor yalnayak ve ayakları yanarak.

    Cemal Süreya söylemiş Papirüs dergisinde...

    Ne güzel bir insanmış-gerçek bir Anadolu bilgesi..güzel insanları bize hatırlattığın için sen de öylesin..

    YanıtlaSil

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır