20 Ekim 2011 Perşembe
Bir kaç soru...
Gerçekten 2011 yılında mıyız, yoksa bu bir yanılsama mı?
İçinde bulunduğumuz 2011 yılı itibarıyla bir çok şeyde hiç bir şeyin değişmediğini görmenin sancısındayım
Aynı yalanlar, aynı entrikalar....
Kendini kandırmanın yolları bile aynı.
Bana değişimin en büyük gerçeğimiz olduğunu öğrettiler oysa, yalan mı söylediler?
Tüm düşünürler, edebiyatçılar neredeyse yüzyıllar öncesinde hep aynı şeyleri söylemişler, evrendeki sahnede yerimizi aldığımızdan beri aynı konuların etrafında kullanılıyor cümleler
Garip geliyor bu ...
W.Shakespeare Venedik Tacirini yazdığında yıl 1596 i gösteriyordu.
Muhteşem bir eser.
Günümüzle özdeştirebileceğimiz bir çok konuya, etnik, dinsel sosyal , toplumsal ve cinsel rollere en güzel eleştiri değil midir bu muhteşem oyun?
Bu sebeplede en fazla eleştirilen oyunlarından biri de değil midir üstelik?
Çünkü Yahudi’yim ha?
Yahudi’nin gözleri yok mu?…
onun karnı da aynı yemekle doymuyor mu?
Aynı hastalıklara o da tutulmuyor mu?…
aynı kışın soğuğu, aynı yazın sıcağı ona dokunmuyor mu?
Bizi gıdıklarsanız gülmez miyiz acaba?
Bizi yaralarsanız akmıyor mu kanımız?
Bizi zehirlerseniz çıkmıyor mu canımız?
Ya siz bize haksızlık ederseniz biz hıncımızı almaz mıyız?
Bütün öteki şeylerde size benziyorsak bunda da elbet benzeriz…
William Shakespeare
Eserin komedi olması mutlu sonla bitmesini sağlıyor ama değişen sadece günümüzde mutlu sonla bitmiyor olması bir çok konunun.
Bir de roller değişmiş olabilir ama mantık aynı, bakış açıları aynı...
Bir parça ilerleme gösteremez mi insan soyu düşünce biçimi ve davranışı olarak özde?
Aristo mantığı devreye giriyor istemez.
Hiç bir şey değişmiyorsa, bu anlamsız debeleniş niye?
sanem uçar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır