14 Ekim 2013 Pazartesi

Ah Ahmet Arif Ah !



Ahmet Arif'i severim. Türk edebiyatında az ama öz eserler bırakmış bir şairdir.

Bu blogta Ahmet Arif ile ilgili  daha detaylı bir bilgiye ulaşabilirsiniz ben şimdi onun edebi kişiliği ve şiirlerinden söz etmek istemiyorum.

Aslında lafım Ahmet Arif'e de değildir.

Her insanın özeli vardır, ve bence bu özel özellikle halka mal olmuş kişilerinse özenle saklanmalıdır. Ben hiç bir zaman hiç bir sanatçının özelini merak etmem, edenleri de çok anladığım söylenemez.

Doğal olarak aşık olacaktır o da. Kimse bunu ret etmiyor ve duyduğu tutkulu aşkla birlikte bu duygularını kelimelere, mektuplara dökecektir. Buraya kadar hiç itirazım yok. Ama ben o mektupları okumak istemiyorum.

Çünkü bir şair olarak şiirleriyle benim kafamda yer etmiş bir insanın hiç bir edebi yanı olmayan satırları arasında gezinirken son derece sıradan kıskanç bir aşık, deli divane bir tip olarak gözümün önünde canlanmasını istemiyorum. Kitap ta tam anlamıyla bu yönüyle ön planda. Hiç bir edebi özellik yok, Sanatçılara ait özelleri okumama kararı alan ben,  içinde  acaba şiirsel özellikler olabilir mi ? diye aklımdan geçirirken yanılmış olmak  ise ayrı bir acı. Tanınmış bir edebiyatçı olmasa "bana ne  " deyip geçeceğiniz nitelikte günümüzün magazinsel özelliklerinin mektupla yansıtılan şekli.

Bunları neden yayınlarlar? aklım almıyor. Kişinin özeline ait bilgileri merak eden  bence utanası yanımızın fazla olmasını bilmelerinden mi kaynaklanıyor bu özelleri paylaşmak düşüncesi?...

Öyle ya da böyle İş bankası Yayınlarından "Leylim Ley" adlı bir kitap çıktı.

Ahmet Arif'ten Leyla Erbil'e Mektuplar başlığı altında.

Yani Ahmet Arif, ne desem ki şimdi ben sana?

Aşka olan inancımı da yeniden gözden geçirme zamanı sayende...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumunuz incelendikten sonra yayınlanacaktır